9 Mart 2015 Pazartesi

DÜŞÜNDÜM-YAPTIM

Her an bir şeyler düşünüyoruz. Çoğunun farkında bile değiliz.

Peki düşündüklerimizin ne kadarını hayata geçiyoruz dersiniz?

Belirli bir yüzdeye vursaydınız, kendinize ne kadar şans tanırdınız? %30, %50 mi? Yoksa çok daha az mı?

Ne yazık ki yapılan araştırmalar; düşündüklerini yapan insan sayısının hayli az olduğunu ortaya koyuyor. Yani bolca düşünüyoruz. Ama iş yapmaya gelince, hemen bilinçaltımızın o gür sesine kanıyor ve yelkenleri indiriyoruz.

‘’Bunlar çocuk oyuncağı, bir ara yaparım.’’ diyoruz. ‘’Şu anda zamanım yok ki, olsaydı mutlaka!’’ diyoruz.  Farkında mısınız, sadece kendimizi kandırıyoruz. O ilk adımı bile atamıyoruz.

Bir şeyi düşünmek başka, bilmek başka. Yapmak ise bambaşka. İtici bir güç lazım belki de arkasında. Bu konu üzerinde araştırma yapan sosyal bilimciler; çelişkilerimizin olmaması için 3 etkenin aynı anda devrede olması gerektiğini savunuyor. Onlar neler mi?

*Kalpten istemek (kendimizi motive etmek);
*Fiziksel, zihinsel ve ekonomik imkanlara sahip olmak;
*İlk adımı atmamızı sağlayacak tetikleyici, hatırlatıcı etkenlerin farkına varmak.

Üçünün de yeteri derecede ve aynı anda olması bizim için; yürürken arkamızdan esen hızlı bir rüzgar gibi adeta. Böylece yepyeni bir davranış sergilememiz, hayatımızı istediğimiz gibi şekillendirmemiz mümkün.

Eğer üçü doğru bir şekilde bir araya gelmezse, hayallerimizi kucaklamamız zorlaşıyor. Uzmanlar böyle söylüyor.

Gerçekten de öyle değil midir?

Elimizde sınırsız imkan vardır ama; içimizden bir şey yapmak gelmez. Ya da kalpten isteriz ama; fiziksel anlamda buna müsait yapıda değilizdir. Belki de her ikisi vardır ama; bizi arkamızdan itecek minicik tetikleyicilerden haberimiz yoktur. Sonuçta hepsi bir arada olunca evet, önümüzde imkansız hiçbir şey kalmıyor.

Hayatımız bunun örnekleriyle dopdolu.

Motivasyonlar yani arkamızdaki itici güçler o kadar çeşitli ki. Piyasadaki tüm sektörler de bunların üzerine odaklanarak bizlere ulaşmayı hedefliyor. Hepimiz için en önemli olanlardan birkaç tanesini paylaşmak istiyorum izninizle.

Örneğin eğlence sektörü haz duygumuzu artırma üzerine, kozmetik sektörü ise umutlarımız üzerine çalışıyor. Peki ya sağlık sektörü? O da korkularımızdan faydalanma peşinde. Moda sektörü toplum tarafından kabul görme, beğenilme duygumuz üzerine yönelmiş.

İşte bu anlamda  tetikleyiciler çok önemli. Zekice ve iyi tasarlanmış, etkili tetikleyiciler hepimizi adım atmaya zorluyor. Üstelik bunu tatlılıkla, fark ettirmeden yapıyor. İzlediğimiz dizilerden, tercih ettiğimiz markalara kadar her şey de etkilenen duygularımızın sesi var.

Bu durumu piyasalardan kendimize indirgediğimizde, birkaç noktaya dikkat ederek motivasyonumuzu hep zirvede tutmamız mümkün. Nasıl mı? İşte örnekleri;

Hayallerimizi yazabiliriz örneğin. Sonra da o muhteşem anları gözümüzde canlandırabiliriz. Benim gibi hayal kurmakta zorlanıyorsanız işiniz biraz zor olsa da; denemeye değer. Cesur olarak, arada bir geçmişe dönüp hangi noktada kaldığımızı gözlemlemek ise; kendimize bakışımızı netleştirecek diye düşünüyorum. 

Bilgiye aç olmak, her an öğrenilecek yeni bir şeyler bulmak da çok güzel. Zenginleşiyoruz fark etmeden ve bu her halimize yansıyor. Yabana atmamak gerek.

Yaşantımızdaki kaosu yenecek kadar planlı ve programlı olmaya çalışmak, zamanın yetersizliği konusundaki sorunlarımıza en güzel merhem.

Asıl olan kendimizi her yeni günle beraber iyi hissetmemiz. Bunun için küçük notlardan, hatırlatmalardan ve hatta dualardan yardım alabiliriz. Tercih bize kalmış.

İç huzurumuzu artırmak mı istiyoruz? Gönülden yardım edebiliriz. Bunun için paraya gerek yok. 
Kocaman tebessümlerimiz bile yeter bence. Sevgi dolu bir mesaj, sıcacık bir kucaklaşma, minicik bir hediye. Hepsi kalplere dokunan tılsımlı çubuklar gibi değil mi sizce de?

Güzel ve yararlı aktivitelere zaman ayırabilir, kendimizi ödüllendirebiliriz eğer istersek. Bu bizi her dem olumlu olmaya doğru öyle güzel itecek ki.

Kafa dengi arkadaşlarımızla beyin fırtınası yapmanın tadına doyum olur mu hiç? Bu sayede bakış açımız daha da genişlerken, yepyeni fikirlerle beynimizi buluşturmuş olmaz mıyız dersiniz?

Bu örnekleri artırmak mümkün. Böylece düşündüklerimizi hayata geçirmemiz an meselesi. Hayallerimizin o rengarenk tonlarıyla kucaklaşmamız da.

Hadi gelin, bu yazıdan sonra hepimiz bir düşüncemizi gerçekleştirelim. Varsın minicik olsun. Önemli olan ‘’Düşündüm ve yaptım.’’ diyebilmemiz. Ve tam bu hareketimiz de bize bir başka tetikleyici olacak zaten. İkinci gün ise kimseler tutamaz bizi. Tutmasın da zaten. Düşünelim ve yapalım.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

19.01.2015

Not: Bu yazıyı yazmam için vesile olan Sn. Cahit Büyükkanber’e teşekkürlerimle.




1 yorum:

  1. Düşünülenler hayata geçseydi eğer dünya daha başka olurdu..Ama geçmiyor engelleniyor.Yine kendimizce.. Asıl soru bu. Ne kadar ve ne istenene cevap vermek. Her şeyi değiştirmek sandığımızdan da yakın bozmakta...Ne garip.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...