7 Temmuz 2017 Cuma

SEVGİYLE YOĞRULMAK (2/2)

Peki ya kalbimizde sevgi olmasaydı?

Ona rağmen dönüşmeye çalışsaydık ne olurdu?

O karanlık tünelden çıkamazdık büyük ihtimalle.

Egonun şişirdiği, kalın duvarlar ardından yaşama korkuyla bakan insanlar olurduk. 

Yaşamı anlayamadığımız ve farkındalıktan uzakta kaldığımız için de; mutlu olmayı boşuna bekler dururduk.

Öyle değil mi?

Peki sevgiyi nasıl bulacağız?

Gelin bunun için eski bir Zen öyküsünden yardım alalım. En basit dokunuşlarda bile sevginin etkisini içimizde hissedelim.

Uzak diyarların birinde yaşayan yaşlı bir Zen rahip varmış. Hayatının son demlerine vardığını anlamış. Çevresindekilere artık son gününün gelip çattığını söylemiş. Onu sevenler, öğrencileri, yakınları, dostları, arkadaşları uzak yakın demeden; yanına gelmeye başlamış.

Yalnızca içlerinden bir tanesi, rahibin acı haberini duyunca hemen pazara koşmuş. Niyeti ustasının çok sevdiği pastayı almak ve onu son kez mutlu etmekmiş.

Rahibin evine elindeki pastayla ulaştığında endişeli bir kalabalık sarmış dört bir yanını. Meğerse ustası onu bekliyormuş. İçeriye henüz adımını attığında bilmiş gibi; elindeki pastayı sormuş. Öğrencisi duyduğu sorudan memnun, aldığı pastayı ustasına uzatmış.

Etrafındakiler şaşkın vaziyette onları izlerken; ustası o en sevdiği pastayı özenle eline almış. Elleri titremeden, sakin ve huzurlu bir şekilde kocaman ısırmış.
Etrafındakiler ustalarının ağzından çıkacak son sözlere kulak kesilirken; kulaklarında şu cümleler yankılanmış.

‘’Ölüme gidiyorum. Ama korkmuyorum. Bedenim yaşlanmış olabilir ama ben hâlâ gencim ve bedenim geride kaldıktan sonra bile genç olarak kalacağım. Bu arada bu pasta hala çok lezzetli."

Öykümüz bu sözlerle bitiyor.

İşte ANda kalmanın gücü.

İşte paylaşılan sevgi.

Değişime giderken bile hayata tutkuyla ve sevgiyle bakmanın asaleti.

Yaşamın en son anına bile hak ettiği değeri vermenin önemi.

Sözün kısası yaşamak ve yaşatmanın güzelliği.

Her nefesimizde, her hareketimizde kalbimizin ve ruhumuzun tatmin olup, mutluluğu hissettiği ANların mucizesi bu değil mi?

Tüm bu nedenle sevgiye gözümüz gibi bakmalıyız diyorum ben. Onu büyütmeliyiz içimizde. Etrafımızdakilere bulaştırmalıyız elimizden geldiğince.

Hepimizin en büyük yaşam görevi; saf ve beklentisiz sevgilerin tohumlarını çoğaltmak olmalı. Çünkü dünyayı ancak sevgiyle kurtarabiliriz tüm bu çirkinliklerden.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

15.05.2017

Kaynak: Osho- Aşkın en güzel çiçeği SEVGİ kitabı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...