Şaşkın ve korku dolu gözlerini yazara diker. Canı fena halde yanmışçasına havlar ve hızla oradan uzaklaşır.
Sonraki
günlerde ise yazarı ne zaman görse ondan bucak bucak kaçar.
Düşünsenize
sevgiyi belki de hiç tatmamış, sevgiyle dokunuşa hasret bir köpek; sevgi
görünce kaçıyor.
Peki
neden?
Kötü
davranışlara alıştığı için mi?
İtilip
kakılan bedeni yumuşak bir el dokunuşunda ne yapacağını bilemediği için mi?
İşte
köpeğin bu davranışlarından yola çıkan yazarımız; bir nevi insan ilişkileri ve sevgisizlik
üzerine yaptığı bu deneyle; hayattaki en büyük eksiklik olan sevgisizliğin
insanlara da aynı şekilde yansıdığını ve kalplerini esir aldığını belirtir
romanlarında.
Hep kötü olaylara maruz kalan, dışlanan, sevilmeyen, en kötüsü yok sayılan insanlar, sevgi karşısında nasıl hareket eder dersiniz?
Uzmanların
görüşleri, çoğunun kuşkuyla yaklaştığı ve ardından oradan kaçtığı yönünde. Nedeni
ise kötü davranılmaya alışık ruhlarında ne yazık ki kendilerine kötülük
yapanları büyük ve erişilmez zannetmeleri.
Belki
de bu nedenle sevgi dolu cümlelerden haz etmiyor, iyilik dendi mi nefret dolu
bakışlarla içlerindeki gerçek acıyı etrafa adeta haykırıyorlar. Aşağılanmanın onlara
sunulan bir nimet; eşit ve iyi davranışın ise değersizleştirme olarak algılanması
bu yüzden olsa gerek.
En
sıra dışı romanlarından bir tanesi olan ‘Ölüler Evinden Anılar’ tam da bunu
anlatır yazar. Özellikle dışarıyı, mavi gökyüzünü görmek umudunu yansıtan
satırları insanın içine işler.
Bir
daha hiç çıkamayacakmış duygusunun ruhlarını yiyip kemirdiği, umutlarının yok
olup gittiği o yeri o kadar ustaca anlatır ki; ister istemez sorgularsınız
içinde yaşadığınız dünyayı ve sessizce olan biteni…
Biliyorum
ki zaman zor.
Dünya
genelinde her geçen gün artan sevgisizliği görüyor ve birebir yaşıyoruz.
Yine
de her şeye rağmen, ben sevginin çok daha güçlü olduğuna inanıyorum. Sevgi dolu
dokunuşların bir merhem gibi yaraları saracağını biliyorum.
Hatırlarsanız yine bloğumda bir yazı paylaşmıştım sizlerle. Yaşadığı tüm kötü olayların arasından kendisine sıcacık salep sunan bir adamın eline tutunan ve sevginin dünyasını değiştirmesine izin veren bir gencin öyküsüydü.
İşte
bunun gibi örnekler artsın istiyorum. Denize tek tek attığımız denizyıldızı
misali olsa da sevgiyi beraberce çoğalmamız mümkün.
Hadi
sizler de katılın bana.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
15.01.2022
Kaynaklar:
https://bilgiherseydir.com; https://tr.wikipedia.org; https://www.edebiyathaber.net.