Kucaklaşmanın, sıkı sıkı sarılmanın sevgiyi ileten en güçlü yollarından bir tanesi olduğunu düşünenlerdenim.
O
sıcak anlarda kalplerin BİR attığına inanıyorum ve bu nedenle kucaklaşmayı çok
seviyorum.
Elbette
bu sarılma şekli sadece canımız kadar çok sevdiğimiz canlarımızla sınırlı
değil.
Örneğin,
şimdilerde üzerimizdeki negatif enerjiyi atmak için ağaca sarılmanın önemi
vurgulanıyor sıkça.
Ağacı
kucakla!
Elime
geçen her fırsatta ağaçlarla kucaklaştığım için olsa gerek; eğer bunu tecrübe
etmediyseniz hiç durmadan yapın derim.
Çünkü
yaşattığı his muhteşem.
Gelin görün ki; çok daha eski yıllarda doğayı, ağaçları, hayvanları olası tehditlerden korumayı kendine dert edindiği için; davranışları sinir bozucu olarak kabul edilen insanları; biraz da aşağılamak için kullanılan bir terim aslında.
İngilizce
karşılığı ‘tree hugger’ yani ‘ağaç kucaklayan’.
Peki
bu tabir nasıl çıkmış derseniz, dramatik öyküsü epey eskilere gidiyor.
Yıl
1730.
Yer
Hindistan’daki minicik bir kasaba.
Ağaçları,
vahası ve doğal yapısı ile çok güzel olan Bishnoi köyünde yaşayanlar
hayatlarından memnun.
Ta ki günün birinde, yapılması düşünülen görkemli bir saray için güzelim ağaçlarının kesileceğini öğrenene değin.
Ağaçlarını
canları pahasına kurtarmak isteyen köylüler; bunun için bir çıkış yolu arar. Sonunda
ağaçlarını korumak için kendilerini bezlerle ağaçlara tek tek sararlar.
Görevli
ormancılar kesecekleri ağaçlı bölgeye vardıklarında; tam 294 erkek ve 69 kadının
ağaçların etrafına bağlı olduklarını görür.
Onları
oradan uzaklaştırmak için uyarıda bulunur ancak başarılı olamazlar.
Nihayetinde
o köydeki ağaçları köylülerle beraber katlederler.
İşte
o alaycı tabir ilk kez burada kullanılır.
Ağacı
kucakla!
Ancak köylülerin yaşamlarıyla ödedikleri bu bedel karşılığını bulur.
O
olaydan sonra ağaçların kesilmesini sınırlayan bir karar çıkarılır ve
yayınlanır.
Bu
doğal tepki hareketi sadece bununla sınırlı kalmaz.
Günümüz
tarihinde 1970 yıllarında, kuzeydoğu Hindistan'da yaşayan kadınların, ağaçlara sıkıca
sarılma hareketine de önderlik eder.
Kesilmek
için işaretlenen ağaçlarının çevresinde sarılarak halka oluşturan kadınlar
sayesinde; birkaç yıl sonra bu pasif eylem Hindistan’ın geneline yayılır.
En
sonunda Himalaya bölgesinde ağaç kesme belirli kurallara bağlanır.
Kısacası
içinde şiddet olmayan, sadece sevgi barındıran bir hareket tarzı sayesinde ülke
genelinde kalıcı önlemler alınmış olur.
Günümüzde ise ağaçların, yeşilliğin önemi çok daha fazla hissediliyor. Giderek azaldığını görmek ve gelecekte dünyanın daha da zor nefes alınabilir hale geleceğini düşünmek ise endişe verici hepimiz için.
Sıcaklıkların
dengesizliği, enerji kaynaklarının azalması, buzulların erimesi gibi doğal
göstergeler, aslında doğayı daha da ihtimamla korumamız gerektiği konusunda birer
uyarı niteliğinde.
Yapılan
araştırmalar; yeryüzündeki var olan ormanların bir yılda atmosferden
temizlediği karbondioksit miktarının sadece 2.5 milyar metrik ton olduğunu
gösteriyor. Oysaki bizim kirlettiğimiz hava oranı bundan çok daha fazla.
Yani ivedilikle yapılması gereken, dünya genelinde yeşil ağaçları ve ormanları artırmanın yollarını bulmak olmalı.
Ardından
da o yeşil örtünün bizlere sağladığı katkının minicik bir karşılığı olarak,
onlara sevgi ile yaklaşmak ve korumak için adımlar atılmalı. Ağaçların,
ormanların önemi her fırsatta vurgulanmalı.
Gelecek
nesillerin rahat nefes alması adına bizlere düşen bir görev bu. Öyle değil mi?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.03.2023
Kaynaklar:https://www.instagram.com/yol.theway; https://onedio.com.