Aslında biraz önce beraberce yaşadıkları, sadece şimdi gerçekleşen sıradan bir olaydır.
Gün
içinde en az beş kişi daha benzer şekilde davranıp, dilenciye kendisini değerli
hissettirmek için çabalasa; zamanla o kişinin kendisine bakışı değişecek ve
saygısı artacaktır.
Mutlaka
yaşamında geçmişte, belki de çocukluğunda onuru elinden alınmış olabilir. O
nedenle içindeki acıyı ve boşluk duygusunu unutmak adına içkiye sığınmış; adeta
yaşamdan kopmuştur. Çünkü hiçbir şey sebepsiz değildir.
Tüm bu açıklamaları kardeşleri ile beraber dinleyen kız; bu sefer de sokaktaki dilencilere onurlu insan gibi davranmanın zor olduğunu ve bunu nasıl başaracaklarını sorar.
Baba
üç çocuğunu da karşısına alır.
Önemli
olanın karşılarına çıkan kişinin her kim olursa olsun saygı, itibar ve değeri
hak ettiği gerçeğini unutmamaları olduğunun altını çizer.
Çocuklar
bu davranıştan kazançlarının ne olacağını sorunca; baba insanlara saygı
duyduklarında aslında kendi özlerine saygı duymuş olacaklarını belirtir. Böylece
hiç kimse onların onurunu yok sayamayacaktır.
Konuşma orada noktalanır.
Günün
sonunda baba, on dört ve on yaşlarındaki iki kızı ve sekiz yaşındaki oğlu ile
otele geri döner.
Ertesi
gün, oğlu kahvaltı masasında babasından harçlığına ek olarak bir dolar fazla
para ister. Baba oğlunun isteğini kırmaz.
Üç
kardeş beraber dışarıya çıkarlar. Akşam otele döndüklerinde abla başlarından
geçenleri babasına aktaracağı için heyecanlıdır.
Kardeşinin
dilenciye yaklaşıp iyi günler dilediğini, bir dolar vermek istediğini, kendisinin
kabul edip etmeyeceğini sorduğunu bir çırpıda anlatır. Dilencinin şaşırdığını
ve elini uzattığını söyler. Akabinde kardeşi bu parayı yararlı bir şey için
harcayacağına inandığını, karşısında iyi bir insan gördüğünü söylemiştir.
Baba
merakla adamın tepkisinin ne olduğunu sorar.
Kızı
buna inanamadığını ama adamın elinde bir dolarla adeta donup kaldığını söyler.
Dönüşte ise adamın başını ellerinin arasına almış şekilde düşüncelere daldığını
belirtir. Belli ki kardeşinin söylediklerinden hayli etkilenmiştir.
Öykümüz
bu kadar.
Bu
ve benzer olaylar yaşamda hepimizin karşısında aslında. Kimini görmüyor, kimini
görmezden geliyor, kimine ise sinirlenip hızlıca yanlarından geçiyoruz.
Buradaki
örnek bir dilenci olsa da o sadece bir sembol.
Önemli
olan hayatı bir şekilde paylaştığımız, paylaşırken bazen bir saniye, bazen iki
dakika, bazen de saatlerce ya da günlerce bir arada olmak zorunda kaldıklarımız.
Ve herkesin; yaşı, giyimi, statüsü, cinsiyeti, dili, dini her ne olursa olsun; saygı ve değerli hissetmeye ihtiyacı olduğu gerçeği.
Tıpkı
örnekteki gibi saygı gösterdikçe saygı görür, kendi öz sevgimizi ve saygımızı
korumuş oluruz. Çocuklarımızı yetiştirirken onlara bırakacağımız en önemli
miras bence bu hayat tarzı.
Daha
da basit olarak ben diyorum ki; bir insanı sebepsiz yere gülümsetmek, halini
hatırını sormak, sevgi ile kalbine dokunmak bambaşka. Bunu başarabilenlere
selam olsun.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
20.05.2023
Kaynaklar:
https://www.sanatlayasam.net.