Bisikletin çok sevilip kullanıldığı Fransa’da büyük ilgi ile karşılanır.
Tur
süresinin neredeyse altı ayını geçirdiğini ve zamanını daha akıllıca kullanması
gerektiğinin farkındadır.
Bu
amaçla Marsilya’ya doğru pedallara asılır.
Son
derece yorgun olmasına rağmen enerjisinden ve neşesinden bir şey kaybetmez.
Yeni bulduğu sponsorlar, verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu kanıtlar
netliktedir.
Planında
Fransa’nın ardından Kuzey Afrika, Mısır, Arap Yarımadası, Sidney, Sri Lanka,
Singapur, Asya Pasifik Kıyısı ülkelerini geçmek vardır.
Son
noktada buharlı bir gemi ile San Francisco’ya gidecek ve turunu
tamamlayacaktır.
O yılların şartlarında yolculuğunu kanıtlamak için; güzergahında yer alan; belirlenmiş Amerika Birleşik Devletleri konsolosluklarına kaydını yaptırır. Turu sırasında gerek bisikletine gerekse kendi üzerine birçok reklam logosu alarak kazancını garantiler.
Yolculuğunda
karadan kat ettiği yolların yanında, gemi ve trenlerden yararlandığı için
fazlaca eleştiri alır. Ancak hiç biri pes etmesine neden olmaz.
Seyahati
sırasında rotasındaki yerlere varmadan önce, yerel gazeteleri telgrafla
bilgilendirir. İmzaladığı hediyelik eşyaları satar. Bisiklet üzerine konuşmalar
yapar. Yol boyu yaşadıklarını anlatır. Bu sayede takipçileri ve hayranları
giderek artar.
Tarihler
Mart 1895’i gösterdiğinde San Francisco’ya ulaşır.
Artık
turunu bitirmek için son bir hamlesi kalmıştır.
Amerika’yı
bir uçtan bir uca geçmek.
Los Angeles, Teksas ve derken Iowa’ya gelir. Ancak burada yaşadığı aksilik sonucunda kol bileğini kırar. Dolayısı ile bir kolu alçılı halde, 12 Eylül’de Şikago’ya doğru hareket etmek zorunda kalır.
Ve
sonunda tam on beş ay sonra; bisikletinde ve kıyafetlerinde geçtiği ülkelerin
bayrakları dalgalanırken; söz verdiği gibi Boston’a geri döner.
Böylece
‘Amerika kıtasını bir uçtan diğer uca kadar bisikletle geçen ilk kadın’
unvanını alır. Gazete haberlerinde kendisinden övgüyle söz edilir.
Sonuçta
yorgun ama gururludur.
Bu
zeki, becerikli ve cesur kadın uzun süre konuşulur. Yaptığı sunumlarda seyahati sırasında
yaşadıklarını biraz da süsleyerek anlatır. Halk tarafından çok sevilir,
özellikle kadınlar onun azmini yürekten alkışlar.
Peki
geri döndüğünde bahise konu olan parayı alır mı dersiniz?
Maalesef
hayır.
Çünkü
o bahis iddiası bir kurgudur. Nedeni ise toplumun dikkatini çekmek ve
kadınların gücünü herkese kanıtlamaktır.
Bu anlamda Annie istediğini fazlasıyla elde eder. Ailesiyle beraber New Yok’a taşınır.
İki
sene sonra bir çocukları daha olur.
Eşiyle
bir tekstil atölyesi açar. Talihsizlik sonucu atölyeleri çıkan bir yangınla yok
olur. Sigortadan aldıkları parayla başka bir işyeri açarlar.
1946
yılında eşini kaybeder. Ondan bir yıl sonra da Annie hayata gözlerini yumar.
Özgür
ruhlu ve cesur Annie Londonderry o tarihlerde pek çok kadın tarafından örnek alınırken;
kadının azmini ve kararlılığını da tüm dünyaya kanıtlamış olur.
Söz ettiğimiz o yıllarda iyi eğitim almış, zengin bazı kadınların başka ülkelere tek başlarına yolculuk yaptığına, dağlara tırmandığına hatta çölleri boydan boya geçtiğine tanık oluruz.
Gelin
görün ki eğitimsiz ve tabiri yerindeyse beş parasız Annie’nin böyle bir hayale
tutunması hepsinden çok daha kıymetli. Mevsim şatlarına göre aşırı sıcak hava
veya tam tersi buz gibi soğuk hava, kar, yağmur, rüzgar, özellikle çamur da
cabası.
Son
söz olarak ben diyorum ki kadınlar her şeyi yapabilir yeter ki istesinler.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
18.04.2023
Kaynaklar: https://yolvemacera.com; https://onedio.com; https://bilimvegelecek.com.tr; https://bikepedia.com.tr; https://www.cyclistmag.com.tr.
Merhabalar.
YanıtlaSilBin sekizyüzlü yıllarda, Amerika kıtasını bir uçtan diğer uca kadar bisikletle geçen bayan Annie Londonderry'i kutlarım. Kadınların da erkekler gibi her şeyi yapabileceklerine inanan ve kadınlara güvenen biriyim. Sizin de dediğiniz gibi kadının üstesinden gelemeyeceği bir şey yoktur! "Kadın yeter ki istesin"
Çok güzel bir paylaşımdı. kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar olsun.
Selam ve saygılarımla birlikte sağlıklı ve esen kalın.