21 Nisan 2022 Perşembe

YEŞİL YOLUN GERÇEK RENGİ (2/2)

İsmi George Stinney.

Gelin görün ki iki küçük beyaz kızı öldürmekle suçlanır. Karar o kadar ani alınır ve hüküm o kadar hızlı verilir ki o yaşta idam cezasına çarptırılır. Ve dünyanın gözü önünde idam edilir.

Üstelik Amerika Birleşik Devletleri’nde elektrikli sandalye ile idam edilen en genç insan olarak tarihe geçer.

Aradan tam 60 yıl geçtikten sonra ise yeniden araştırılması ve yargılanması istenir.

Sonuç ne mi olur?

Masum bulunur.

İşte yeşil yolun kahramanı; işlemediği bir suç yüzünden idam edilen; böyle bir isim.

O halde gelin o masum gencin yaşam öyküsüne daha yakından bakalım.

George Stinney, 21 Ekim 1929 yılında doğar.

Hayatı siyahilerin ve beyazların ayrı ayrı yaşadığı Alcolu kasabasında geçer.

Zor çocukluk yıllarının koşturması arasındayken bir gün hayatı tamamen değişir.

O talihsiz gün; birisi 7 yaşında diğeri ise 11 yaşında olan iki beyaz kız yanlışlıkla demiryolu ile sınırı çizilen kasabanın siyahi bölümüne  bisikletleriyle geçer. Ancak farkında olmadan evden hayli uzaklaşan çocuklar yollarını kaybeder.

Arama çalışmaları başlatılır. Kızların cansız bedenleri bulunduğunda hemen otopsi yapılır. Kafa travması sonucu öldüklerine karar verilir.

Ortaya çıkan bir görgü tanığının, kızların en son George Stinney ile konuştuklarını gördüğünü söylemesi üzerine yetkililer ailenin evine gider.

George Stinney ve ağabeyi Johnny tutuklanır.

Şüpheler George Stinney üzerinde yoğunlaşınca ağabey serbest bırakılır.

O arada her ne olursa olur ve kayıtlardaki ifadelere göre George Stinney suçunu itiraf eder.  

Oysaki mahkemesi yalnızca 2 saat sürer.

Ortada somut deliller bulunmadığı halde jüri üyeleri onu cinayetten suçlu bulur ve idama mahkum edilir.

Süratle Güney Carolina Eyalet Hapishanesi’ne getirilir.

İnfaz odasındaki idam sandalyesi yetişkinler için tasarlandığından boyu yetmez. Ayağının altına İncil yerleştirilir.

Yüzüne maske takılır. Ne yazık ki o da büyük gelir.

Bedenine iki bin dört yüz volt elektrik verdiklerinde, yüzündeki maske kayıp düşer.

O anı izlemeye gelenler arasında fenalaşanlar olur.

Sonuçta George Stinney, 8 dakika içerisinde bedenine tam iki kez elektrik verilerek idam edilir.

Aradan yıllar geçer.

O talihsiz olay çoğu kişi tarafından unutulur.

Ta ki 2004 yılında aynı kasabada büyüyen bir tarihçiye kadar. George Frierson isimli yerel tarihçi konuyla alakalı bir makale yayınlar.

Makale öylesine etkili olur ki dava yeniden açılır.

George Stinney’in ailesi ile irtibata geçilir. Araştırmalar yoğunlaştırılır ve dava süreci tam 1 yıl sürer.

Onlarca değerlendirmenin ardından, yargıç yapılan adaletsizliğe son verir ve birinci derece cinayet mahkumiyetini bozar.

Tarih sayfalarındaki bu haksızlık ve adaletsizlik yıllarca kamuoyunu meşgul eder.

Elbette roman bu ana konudan hareketle farklı bir şekilde işlenmiş. Karşımızda yine aynı suçtan idama mahkum birisi var. Ama kendisi iri yarı ve çocuk akıllı bir siyahi adam.

O dört duvarın arasındaki konuşmaları, gardiyanlara olan yumuşak davranışları, zor durumdaki mahkumlara olan yardımları, idam edilmeden hemen önceki tutumu insanları düşündürmeye yeter de artar. Çünkü oradaki herkesin hayatına farklı şekillerde ama hep saf sevgi ile dokunur.

Belki de bu yüzden son sayfalara doğru istersiniz ki bir mucize olsun ve o koca yürekli adam ölmesin.

Sorguladığımız, doğrunun ve yanlışın nerede ve nasıl belirlendiğini defalarca düşündüğümüz anlardır o anlar.

Çünkü iyi yürekli insanların dünya üzerindeki sayısının azalmasını istemeyiz. Çünkü dünyayı iyi kalpli, sevgi dolu insanların kurtaracağına olan inancımız sonsuzdur.

Son olarak diliyorum ki yeşil yollar hep yeşil kalsın ve umut hiç bitmesin.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

23.01.2022

Kaynaklar: https://www.haberturk.com; https://tr.wikipedia.org; https://www.mynet.com.

YEŞİL YOLUN GERÇEK RENGİ (1/2)

Yeşil doğanın, tazeliğin, umudun müjdecisi bir renk bana göre. Baharı, yenilenmeyi, mucizelere ve yeniden başlamaya inancı hatırlatıyor çokça.

Yemyeşil bir tabiatın ortasında insanın kendisini kötü hissetmesi mümkün değil.

Ama bazı yeşil renkli yollar hiç de o kadar masum değil. Ucunda haksızlığın, acının, gözyaşının izleri var.

‘Yeşil Yol - The Green Mile’ romanını okuyanlar ya da aynı isimle uyarlanan filmi izleyenler hatırlayacak sanırım.

Müthiş bir dram anlatılıyor bu yeşil yolda.

Aynı zamanda insanlığa dair güzel mesajlar veriyor.

Fazlaca düşündürüyor.

Bu nedenle o yola ayak bastığınızda bir yandan duygulanırken; diğer yandan acımasızlığı ve kötülüğü ruhunuzun derinliklerinde hissetmemeniz mümkün değil.

Filmin ana konusu, idama mahkum edilen siyahi bir adamın; iki küçük kız çocuğunu öldürmesiyle biçimlendiği halde; gerçekten suçlu olup olmadığını sorgulatıyor bizlere.

Bu koca adamın diğer mahkumlara ve gardiyanlara olan tavrı, yumuşak kalbiyle dokunuşları ve biraz da sahip olduğu doğaüstü güçleri ile nevi şahsına münhasır olduğunu anlıyor insan. Görünümü ürkütücü olsa da çocuk ruhuyla üstelik saf sevgiyle bakıyor etrafına. İç dünyası ise karmakarışık.

Yaşadığı zorlu mücadele ve acı sonrası; yürüdüğü yolun gerçekten yeşil mi, yoksa grili siyahlı tozlarla kirlenmiş mi olduğunu; gerçek yaşam öyküsünü okuyunca yazımın sonunda siz karar verin istiyorum.

Pek çok dalda ödül alan 1999 yapımı film artık klasikler arasında. Ne kadar çok izlerseniz izleyin hep aynı hüznü verdiği de bir gerçek.    

Korku, gerilim, suç, bilim kurgu türlerinde eserler üreten Amerikalı yazar ve senarist Stephen Edwin King; filme konu olan romanında 1943 yılında Amerika’da yaşanan gerçek bir olaydan etkilenir.

O yıllar ırkçılık, kara derililere karşı girişilen düşmanca davranışlar maalesef çok yaygın olarak görülür. Ayırımcılık sadece sokaklarda, mahallelerde yapılmaz. Kanunlar dahi adeta siyahilerin aleyhine kullanılır.

İşte öykünün kahramanı da o talihsiz yıllarda yaşamış siyahi bir kader mahkumu.

Acı dolu olaylar silsilesi başına geldiğinde ise henüz 14 yaşında bir çocuk sadece. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

23.01.2022

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...