
Yaşamımızı
rengarenk yapan tılsımlı bir dokunuş kimi zaman.
Hayatı
farklı algılamamıza vesile olan, yaralarımızı saran mucizevi güç her zaman. Ve
benim vazgeçilmezim.
Peki
sevgi bir başka surette geri geliyor mu gerçekten?
Bana
bunu düşündüren; modern dünya edebiyatının özgün yazarlarından, Prag doğumlu Franz
Kafka oldu. Yazarın hayatını, kitaplarını, özlü sözlerini bilenlerdenseniz
eğer; birazdan paylaşacağım sevimli öyküden de haberdarsınız demektir. Yeniden
hatırlamak isteyenler ve bilmeyenler için paylaşmak istedim yine de.
Bu
kısa öykü aslında Gerd Schneider’in kaleminde ‘’Kafka’nın Bebeği’’ ismiyle
hayat bulmuş. Kafka’nın son haftalarını anlatırken hayata tutunduğu gerçek bir
olaydan yola çıkan öykü; Alman yazar
tarafından kurgulanmış. Küçük bir kız çocuğunun hayatına umut veren ve
Kafka'nın zor zamanlarını yaşanır hale getiren, hayata tutunmasını
kolaylaştıran kısacık bir hikaye aslında.

Hayatının
son demlerini yaşayan Kafka; tüberküloz hastalığıyla savaş halindedir. Maalesef
yokluk içinde bir hayatı vardır.
Yıl
1923 sonbaharı.
Yer
Berlin’de Steglitz Parkı.

Yazarımız
her karşılaşmada; kaybolan bebeğin ağzından yazılan bir mektubu da yanında
getirir. Bir anlamda gönüllü bir oyuncak bebek postacısı olur. Mektupta bebeğin
dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktığı ve başından geçenleri paylaşacağı
notu vardır. Bunu duyan küçük kız kendisini daha iyi hisseder. Her yeni güne
umutla uyanır. Parka heyecan içinde koşarak gider. Ve her gün bebeğin farklı
bir öyküsünü dinler.

Bu
kimilerine göre sıra dışı arkadaşlık; aradan geçen günler içinde giderek
pekişir. Yazdığı mektuplar, yaptığı postacılık görevi ve minik arkadaşı
sayesinde Kafka hastalığını unutur. Kendi hayatına da daha sıkı sarılır.
Birkaç
ayın sonunda ayrılık günü geldiğinde; elinde bir hediye bebekle küçük
arkadaşını son kez karşılar. Hediyeyi gören küçük kız şaşkındır. Çünkü arkadaşının
kendisine uzattığı bebek; eski bebeğine hiç benzemiyordur. Ama buna da harika
bir çözüm üretmiştir Kafka. Son mektubunda, bebeğinin uzun dünya yolculuğu
sırasında çok değiştiğini söyler.

Yazarımızın
son notu şöyledir.
‘Sevdiğin
her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri
dönecek.’
Öykümüz
böylece sona erer. Bu anlamlı satırlardan sonra, siz de sevginin SONSUZ
olduğunu düşündünüz mü benim gibi?
Evet,
sevgi sonsuz.
Kaynağı
da bizlerde. YÜREKLERİMİZde.

Kabul
ediyorum. Alt tarafı ağlayan bir çocuk. Ve kaybolan da sadece bir oyuncak
bebek. Ama sevgi ile yaklaşım, değer vermenin inceliği; en basit olayı bile
muhteşem bir senaryo haline getirebiliyor hayatta.
Yaşam
içindeki vizyonumuz; çevremizdeki her şeye SEVGİ dolu bir FARKINDALIKLA bakıp
yaklaşmak olsun. Sevginin sonsuzluğu hepimizi sımsıcak sarsın.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
25.03.2015
Kaynak:
http://tr.wikipedia.org; http://kitap.radikal.com.tr; http://egoistokur.com; Kafka & the Doll – Gerd Schneider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder