1 Aralık 2025 Pazartesi

HİPNAGOGİK FAZ

Biliyorum pek de duymadığımız bir sözcük.

Ancak yaşamın içinde ve bizimle.

Nasıl mı?

Uyku ile uyanıklık arasındaki anda.

Aslında bir halüsinasyon olarak tanımlanıyor.

Konunun uzmanı bilim insanları ve filozoflar bu fazın uykunun sınırlarında görüldüğünü söylüyor.

Hipnagogik faz ve hipnopompik halüsinasyonlar ile uykunun rüyaları hep iç içe.

Bu konuda yapılan araştırmalar uyku sırasında meydana gelen algısal deneyimlerin durumunu ele alırken; gündüz halüsinasyonlarına özgü özellikler ile uyku algılarına özgü özelliklerin geniş bir yelpazede incelenebildiğini gösteriyor.

Bu oldukça derin konunun esas dikkat çeken kısmı ise beynimizin yaratıcılığı hakkında.

Günümüzde nörobilimin de kabul ettiği bu mucize işte tam da o hipnagogik fazda gerçekleşiyor.

Bunu ilk kez fark eden kişi, tarihin en başarılı bilim insanlarından biri olarak kabul edilen Albert Einstein olur.

Günümüzde okudukça, araştırdıkça; Alman fizikçinin çalışmaları, teorileri, keşifleri, bilime katkıları ve hayata farklı bakış açısı hepimizi etkiliyor biliyorum.

Burada ise Einstein'ın farklı bir alışkanlığına mercek tutalım istiyorum.


Albert Einstein, gün içinde elinde sıkıca tuttuğu kalın bir anahtarla kısa uyku molaları verir.

Amacı dinlenmek ya da uyumak değildir. Bu nedenle yatağa uzanmaz.

Sadece sandalyesine oturur.

Bir kolunu gevşekçe sarkıtır ve anahtarı tutan kolunu metal bir plakanın üzerine denk getirecek şekilde yerleştirir.

Uykuya dalıp eli gevşediği anda anahtar yere düşer.

O sırada metale çarpan anahtar sesine otomatik olarak uyanır.

Bunu defalarca tekrarlar elbette.

Amacı hipnagogik fazını yakalamaktır.

Çünkü Einstein, uyanıklık ve uyku arasındaki an olan hipnagogik fazın, gerçek bir yaratıcılık mucizesi olduğunu fark eder.

Böylece o birkaç saniye içinde beynin, parlak fikirler, canlı görüntüler ve beklenmedik bağlantılar ürettiğine inanır.

Gelin görün ki tüm o ışıltı derin uykuya dalar dalmaz unutulur.

İşte Einstein tam bu mucize anını yakalamak ister.

Bu nedenle uykusunu bilerek böler. Derin uykuya dalmamak için önlem alır.

Yaratıcı yeni fikirler o birkaç saniyede beynine gelir ve kendisine ilham olur.

Onun bu yöntemini ileriki yıllarda dünya çapında kullanan pek çok kişi olur.

Bu kişilerden bir tanesi olarak; gerçek üstü eserlerindeki tuhaf ve çarpıcı imgelerle ünlenen, sürrealist İspanyol ressam; Salvador Dalí gösteriliyor.

Diğer örnek için ise Amerikalı mucit Thomas Edison ismine rastlıyoruz.

Günümüz araştırmacıları bu yöntemi tekrarlayarak şaşırtıcı ve büyüleyici sonuçlar elde edildiğini notlarına ekliyor her seferinde.

Çünkü o kısacık anda keskin bir hafıza ile sorunların ve problemlerin daha kolayca çözüme ulaştığı artık bir gerçek.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

21.08.2025

Kaynaklar: https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov.

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...