Biliyorum pek de duymadığımız bir sözcük.
Ancak
yaşamın içinde ve bizimle.
Nasıl
mı?
Uyku
ile uyanıklık arasındaki anda.
Aslında
bir halüsinasyon olarak tanımlanıyor.
Konunun
uzmanı bilim insanları ve filozoflar bu fazın uykunun sınırlarında görüldüğünü
söylüyor.
Hipnagogik
faz ve hipnopompik halüsinasyonlar ile uykunun rüyaları hep iç içe.
Bu konuda yapılan araştırmalar uyku sırasında meydana gelen algısal deneyimlerin durumunu ele alırken; gündüz halüsinasyonlarına özgü özellikler ile uyku algılarına özgü özelliklerin geniş bir yelpazede incelenebildiğini gösteriyor.
Bu
oldukça derin konunun esas dikkat çeken kısmı ise beynimizin yaratıcılığı
hakkında.
Günümüzde
nörobilimin de kabul ettiği bu mucize işte tam da o hipnagogik fazda gerçekleşiyor.
Bunu
ilk kez fark eden kişi, tarihin en başarılı bilim insanlarından biri olarak
kabul edilen Albert Einstein olur.
Günümüzde
okudukça, araştırdıkça; Alman fizikçinin çalışmaları, teorileri, keşifleri,
bilime katkıları ve hayata farklı bakış açısı hepimizi etkiliyor biliyorum.
Burada ise Einstein'ın farklı bir alışkanlığına mercek tutalım istiyorum.
Albert
Einstein, gün içinde elinde sıkıca tuttuğu kalın bir anahtarla kısa uyku
molaları verir.
Amacı
dinlenmek ya da uyumak değildir. Bu nedenle yatağa uzanmaz.
Sadece
sandalyesine oturur.
Bir
kolunu gevşekçe sarkıtır ve anahtarı tutan kolunu metal bir plakanın üzerine
denk getirecek şekilde yerleştirir.
Uykuya
dalıp eli gevşediği anda anahtar yere düşer.
O
sırada metale çarpan anahtar sesine otomatik olarak uyanır.
Bunu
defalarca tekrarlar elbette.
Amacı
hipnagogik fazını yakalamaktır.
Çünkü Einstein, uyanıklık ve uyku arasındaki an olan hipnagogik fazın, gerçek bir yaratıcılık mucizesi olduğunu fark eder.
Böylece
o birkaç saniye içinde beynin, parlak fikirler, canlı görüntüler ve beklenmedik
bağlantılar ürettiğine inanır.
Gelin
görün ki tüm o ışıltı derin uykuya dalar dalmaz unutulur.
İşte
Einstein tam bu mucize anını yakalamak ister.
Bu
nedenle uykusunu bilerek böler. Derin uykuya dalmamak için önlem alır.
Yaratıcı
yeni fikirler o birkaç saniyede beynine gelir ve kendisine ilham olur.
Onun bu yöntemini ileriki yıllarda dünya çapında kullanan pek çok kişi olur.
Bu
kişilerden bir tanesi olarak; gerçek üstü eserlerindeki tuhaf ve çarpıcı
imgelerle ünlenen, sürrealist
İspanyol ressam; Salvador Dalí gösteriliyor.
Diğer
örnek için ise Amerikalı mucit Thomas Edison ismine rastlıyoruz.
Günümüz
araştırmacıları bu yöntemi tekrarlayarak şaşırtıcı ve büyüleyici sonuçlar elde
edildiğini notlarına ekliyor her seferinde.
Çünkü
o kısacık anda keskin bir hafıza ile sorunların ve problemlerin daha kolayca
çözüme ulaştığı artık bir gerçek.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
21.08.2025
Kaynaklar:
https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov.





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder