17 Aralık 2025 Çarşamba

BİLİMİN GİZEMLİ YANI

Sayıları ve şekilleri mantık kuralları ile inceleyen soyut bir bilim dalı matematik.

Onun sayesinde hayatın karşımıza çıkardığı karmaşık problemler çözüme kavuşuyor. Bir anlamda her şey biraz daha netlik kazanıyor.

Peki ya bilimin gizemli yanları?

Matematiği çok seven ve hayatını buna adamış bir Fransız matematikçi var konuk olarak, bu yazımda.

17. yüzyılın sonları ile 18. yüzyılın başında yaşamış.

Hayatını matematiğe adamış.

Olasılık teorileri ile ünlü.

Kumarbazlar tarafından çok tutulan ‘The Doctrine of Chances - Şans Doktrini' isimli olasılık eserinin sahibi.

Abraham de Moivre.

Fransa’nın Champagne bölgesinde doğar. Cerrah babası sayesinde iyi eğitim alır. Ancak ülkesinde baş gösteren dinsel zulüm nedeniyle genç yaşta İngiltere'ye taşınır.

1684 yılında fizik okumak için Paris'e geri döner. Bu arada ünlü bir eğitmenden özel matematik dersleri alır.

De Moivre, yeniden Londra'ya geldiği zaman günün standart matematik metinlerini çok iyi bilen yetenekli bir matematikçi olarak kabul görür.

1692 yılında İngiliz gökbilimci, jeofizikçi, matematikçi, meteorolog, fizikçi ve mucit Edmond Halley ile arkadaş olur.

Bir süre sonra İngiliz matematikçi, fizikçi, astronom ve yazar Isaac Newton ile yolları kesişir.

Tüm bunlar onun matematik sevdasını ve çalışmalarını körükler.

Hayatını kazanmak için ya özel evleri ziyaret eder ya da Londra'nın ünlü kahvehanelerinde özel matematik dersleri verir.

İlerleyen yıllarda matematik bilimine yaptığı önemli katkılar nedeniyle; Berlin Prusya Bilim Akademisi ve Paris Fransız Bilimler Akademisi üyeliklerine kabul edilir.

Yine de hayatı boyunca fakir yaşamdan kurtulamaz.

1754'teki ölümüne kadar olasılık ve matematik alanlarındaki çalışması ise aralıksız devam eder.

Bu kısa hayat öyküsündeki en dikkat çekici ve gizemli yanı ise bambaşka.

Şimdi sıkı durun.

Abraham de Moivre, yaşlandıkça geçen yıllarla beraber giderek daha uyuşuk bir hale geldiğini fark eder. Üstelik eski yıllarına oranla daha çok uyumak istemesi onu düşündürür.

Kendi üzerinde yaptığı kısa analizle, her gece 15 dakika fazla uyuduğunu tespit eder.

Bir matematikçi olarak bu artışı bir aritmetik dizisi olarak ele alır.

Hesaplar yapar.

Sonucunda, söz konusu artışın devam etmesi halinde; uyku süresinin 24 saate ulaştığı günü tespit eder.

Bulduğu o tarih de artık uyanamayacağı, hayatına veda edeceği gün anlamına gelir.

Peki ne olur dersiniz?

Gerçekten de ünlü matematikçi tam o gün hayatına veda eder.

1754 Kasım’ının 27’sinde.

Yani kendi ölüm tarihini iddia ettiği gibi doğru bir şekilde hesaplar ve bu garip iddiayı kazanır.

Hayatın cilvesine bakın ki kazandığını bilemez.

Bu hikaye bize, bir matematikçinin kendi sonunu bile formüllerle ve hesaplarla bulabileceğini, dolayısıyla bilimin de gizemli bir yanının olduğunu gösterir gibi.

Gibi diyorum çünkü; bazı tarihi kaynaklar bunun bir iddiadan öte olmadığını savunuyor. Neden olarak da ölümünün gerçekleştiği sırada Londra’da herhangi bir belgenin olmaması gösteriliyor.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

01.09.2025

Kaynaklar: https://en.wikipedia.org;  https://tr.wikipedia.org.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...