Bazen her şey bir hayalle başlar ve gelinen noktada tatlı bir gerçeğe dönüşür.
İşte
buna benzer harika bir öykü var geçmişten bize göz kırpan.
Bunun
için 1765 yılında Paris’ e uzanalım usulca.
Dossier
Boulanger adında bir Parisli yemek servisi yapan bir yer açmaya karar verir.
Konum
olarak da Louvre Müzesi yakınlarındaki hareketli Rue des Poulies'i seçer.
Bu
bir ilk olacaktır.
Dossier
Boulanger, bulduğu mekânın girişine ise amacını ifade eden Latince bir tabela
asar.
“Midesi
yorgun olanlar bana gelin, sizi yenileyeceğim - Venite ad me vos qui stomacho
laboratis et ego restaurabo vos.”
O dönemlerde Parislilerin çoğu Latince bilmediği halde Dossier Boulanger’in mesajı büyük bir etki yaratır.
Bundan
sonraki yıllarda yemek yemek için açılan böylesi yerlere ‘yeniden güçlendirmek,
yeniden sağlığa kavuşturmak’ anlamına gelen ‘Restaurer’ kelimesinden esinlenerek
‘Restoran’ ismi verilir.
Kelimenin
kökeni kadar, taşıdığı anlam da aslında evrensel bir mesaj taşır.
Restorasyon.
Yani
ruhları, yüzlerdeki gülümsemeyi, sağlığı yeniden yerine getirmek.
Boulanger kısa sürede yaptığı menü çeşitlendirmesi ile zengin bir mutfak yaratmayı başarır.
Elbette
bu başarı başka yemek ustalarına da ilham olur.
Açıldığı
günden itibaren sadece müşterilerini doyurmakla kalmayan Boulanger, kendi
yaptığı tatlılarla da onları kendine bağlar.
Üstelik
yaptığı birbirinden enfes tatlıları o kadar ünlenir ki, ismine atfen ekmek
yapılan yerlere boulangerie (fırın) ismi verilmeye başlanır.
Aradan
geçen yıllarla beraber restoran konsepti hızla yaygınlaşır.
Önceki
zamanlarda sadece krallara, soylulara ya da bakanlara hizmet eden ünlü şefler kendi
mekânlarını açmaya başlar. Bir kısmı ise yine bu amaçla iş yapan girişimcilerle
çalışır.
Tam 29 yıl sonra bu terim sınırları ve hatta Atlantik okyanusunu aşar.
1794
yılında Fransız Devrimi’nden kaçan bir Fransız mülteci olan Jean Baptiste
Gilbert Paypalt tarafından, Amerika Birleşik Devletleri Boston’da ilk Fransız
restoranı kurulur.
Böylece
“restoran” kelimesi Amerikan kültürüne de girmiş olur.
Tarihler
1804 yılını gösterdiğin de Paris’teki restoran sayısı beş yüzü geçer.
Günümüzde
yemek yapmanın ve sunmanın bir sanata, yemek yemek için buluşmanın ise bir
sosyal etkinliğe dönüştüğünü biliyoruz.
Tarihteki
bazı mutfak araştırmacıları bu notların net olmadığını savunuyor olsa da,
sonuçta elde edilen tüm veriler günümüze kadar uzanan yolda hatırı sayılır
gayretlerin yattığını gösteriyor.
Her
şekilde yenilenme ümidimiz hep bizimle kalsın.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
23.08.2025
Kaynaklar:
https://www.nationalgeographic.com; https://www.linkedin.com.





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder