15 Mart 2024 Cuma

DİNMEYEN GÖZYAŞI

Hayatın çetrefilli yollarında kesişen öyle hayat hikayeleri var ki tek bir satırı bile o zamanların ruhunu ve gerçekleri gözler önüne seriyor. Artık öğrendiğimiz üzere tarihte yazılanlar bazen çarpıtılsa bile bu tarz anılar gerçekleri hep koruyor. Bu nedenle de önemli olduğunu düşünüyorum.

Tarihlerin 1915’i gösterdiği Birinci Dünya Savaşı’nın o acımasız yıllarında, bir İngiliz subayı ile Türk subayının yolları tam da Çanakkale cephesinde kesişir.

1865-1951 yılları arasında yaşamış Hindistan doğumlu olan William Riddell Birdwood, Britanya ordusunda bir subaydır. Kendisi 1915 yılındaki Gelibolu çıkarması sırasında, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan gelen birlikleri toplayarak oluşturduğu Anzak Kolordusunun komutanıdır.

25 Nisan 1915 sabahında, General Sir William Birdwood, o güne kadar gerçekleşmemiş en büyük kara çıkarması olan Arıburnu Savaşı’nda komutanlık yapar.

Kendisine ve ordusunun gücüne çok güvenen Birdwood, Anzak birliklerine Conkbayırı’nı tırmanma emri verir. Gelin görün ki Anzak birliği Conkbayırı’nı aşıp düzlüğe çıkacakken aniden durur.

Kimse ne olduğunu anlayamaz.

Diğer işgal kuvvet komutanları gibi yenildiğini anlayan Birdwood; başarısızlık sebebini; belirlenen bölgenin daha kuzeyine çıkmaları olarak gösterse de aklında hep bir soru işareti kalacaktır.

Bu arada devam eden savaşta 9 Ağustos 1915 tarihinde Birinci Anafartalar Muharebesi ve 21 Ağustos 1915 tarihinde İkinci Anafartalar Muharebesi’nde de komutan olarak görev alır. Her iki muharebede de yenilir.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi; aldığı gizli bir telgrafla bütün İngiliz birliklerinin sessizce tahliyesi görevini üstlenir. Üç ayrı aşamada çıkış planını yapan komutan son tahliyeyi 18 Ağustos 1915 tarihinde gerçekleştirir.

Savaşın tüm bu trajik olayları yaşanırken; İngiliz komutanın bir avuç askerle kendisini yenen Türk subayı Mustafa Kemal’e olan hayranlığı giderek artar. Onun askeri dehasını, pırıltılı zekasını öyle merak eder ki 3 yıl sonra, yenildiği askerle tanışmak ve sohbet etmek üzere yeniden İstanbul’a gelir.

Osmanlı yenilmiş ve güzel İstanbul’umuz işgal kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir.

Karargâhı Pera Palas Oteli olan Birdwood, refakat subayından aynı otelde kalan Mustafa Kemal ile kendisini görüştürmesini ister.

20 Kasım 1918 yılında bir hafta sonu iki general karşılaşır.

Hayranlıkla Mustafa Kemal’i inceleyen Birdwood, biraz sohbet sonrası; Mustafa Kemal’e kendilerini nasıl yendiklerini sorar.

Aldığı yanıt Mustafa Kemal’e olan saygısını ve hayranlığını bir kat daha artırır. Çünkü dünya savaş tarihinde başarısı ile karşısındakini yeren ve hatta aşağılayan diğer komutanlardan çok farklı olarak; bu durumun ileride tarih sayfalarında yer alacağı yanıtını almıştır.

Bu yanıtla yetinmek istemeyen Birdwood ricasını tekrar eder. Mustafa Kemal bu ısrar üzerine; o anda yanında bulunan Rasim Ferit Bey’den istediği kalemle önündeki peçete kâğıdına cephenin krokisini çizer.

Nerede karaya çıktıklarından, nereye ilerlediklerine ve nerede durduklarına kadar; Anzak kuvvetlerinin hareket planını aktardığı kroki üzerinde; bu kez kendisi generale her şey kendi lehlerine olduğu halde neden durduklarını sorar.

Kuvvetlerinin yorulduğunu, susuz kaldığını söyleyen Birdwood’ a mütavezi olarak; gördüğü üzere kendisinin bir şey yapmadığını, yorgunluk ve susuzluğun ordusunu durduğunu belirtir.

Duydukları üzerine ayağa kalkan Birdwood, Mustafa Kemal’i sevgiyle kucaklarken; böylesi yüksek karakterli bir askeri ve kahraman bir komutanı daha önce hiç tanımadığını içtenlikle söyler.

Sonra da hem peçete üzerindeki krokiyi hem de kalemini hatıra olarak saklamak istediğini belirtir.

Ve ömrünün sonuna kadar da saklar.

Aradan yıllar geçer.

1935 yılında mareşalliğe kadar yükselen Birdwood, Hindistan Ordusu Başkomutanlığı’na atanır.

Atatürk’e olan sevgisi ve saygısı ise hiç bitmez.

İşte bu nedenle 20 yıl sonra İstanbul’a yeniden keyifle gelir. Amacı Atatürk’ün yaptıklarını görmek ve onunla aynı yerde olmak isteğidir.

Bu ziyaretten tam 3 yıl sonra ise hayatının en büyük acılarından bir tanesi için yeniden Türkiye’ye geleceğinden habersizdir.

Atatürk’ün ölüm haberini alır almaz, İngiliz hükûmetine cenazeye katılmak istediğini bildirir.


21 Kasım 1938’de Ankara Etnografya Müzesi’nde yapılan resmi devlet törenine; 9 ülke askeri birliği; 17 devlet başkanı ve özel temsilci hazır bulunur.

İşte bu kişiler arasında İngiltere’yi temsilen gelen Mareşal William Birdwood da yerini alır.

Gerek yaşından ve gerekse incinen ayağındaki rahatsızlık nedeniyle zorlukla ayakta durmasından ötürü, kendisine önerilen Halkevi balkonunda oturma önerisini ret eder. Cenazeyi izleyeceği balkona bacağının rahatsızlığı nedeniyle bir koltukla çıkartıldığı halde; tören boyunca mareşallik asasına dayanarak, ayakta durup Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla selamlar.

73 yaşındaki komutan bu esnada sel misali akan gözyaşlarına ilk kez özgürce akma izni verir. Anzak’ların Ruhu lakaplı general tören boyunca gözyaşlarını tutamamıştır.

Tüm dünya liderlerinin ömürleri boyunca saygı ve sevgi ile andığı, sözlerini ilke edindiği muhteşem bir dünya lideriydi Mustafa Kemal Atatürk.

Her zaman ülkesine ve milletine derin bir sevgiyle bağlı olan, ileri görüşlü, sabırlı, disiplinli, idealist, çalışkan, akıllı, son derece zeki ve çok yönlü olan bu EŞSİZ kahramanın evlatları olduğumuz için çok şanslı ve gururluyuz.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

01.03.2024

Kaynaklar: https://kultur.istanbul/; https://tr.wikipedia.org; https://www.dogrulukpayi.com.

 

 

 

 

 

 

 

3 Mart 2024 Pazar

BAZEN

Hayatın bazen hepimizi zorladığı ve gücümüzü azalttığı anlar oluyor. Hatta gün geliyor sanki aralarında sözleşmişler gibi hepsi peş peşe sıralanıyor önümüzde.

Peki biz ne yapıyoruz öylesi çok daraldığımız anlarda?

Sanırım pek çoğumuz tıpkı Can Yücel’in şiirinde dediği gibi sessizce bağırıyoruz.


‘’Bazen; hayat yorar insanı.

  Şarkılar yorar.

  Beklemek yorar.

  Özlemek yorar.

  Affetmek yorar.

  Hoş görmek yorar.

  Boş vermek bile yorar.

  Ve insan susar.

  Her şeye, herkese rağmen.

  Elinden gelen tek şeyi yapar; bağıra bağıra susar.’’

Aslında böylece o kadar çok şey anlatıyoruz ki…

Peki ya sonrası?

Belki bir süre bekliyoruz. Bu süre kiminde kısa kiminde çok daha uzun oluyor.

Ama sonra?

Sonrasında ümitsizliğe kapılmadan yolumuza devam ediyoruz. Çünkü her ne olursa olsun hayatımızın her anı çok kıymetli. O kıymetin farkında olup yaşamaya devam.

Ancak bunu yaparken, ünlü İtalyan ressam ve dahi Leonardo Da Vinci’nin sözlerini içimize sindirelim isterim.

‘’Günlük hayatta karşılaştığımız olgulara ve içinde yaşadığımız dünyaya tutkulu bir hayretle yaklaşmanın, hayatımızın her ANINI nasıl zenginleştireceğini asla unutmamak gerek.’’

O yıpratıcı anlarda bunu yapabilmek çok zor biliyorum. Hatta aklımıza dahi gelmiyor öyle haklısınız ki.

Peki neden diye hiç düşündünüz mü?

Bence kendi içimize kapanmayı ve etrafımızdakileri görmezden gelmeyi seçiyoruz. Çünkü kendi duygularımızdan başka hiçbir şeyin önemi kalmıyor o anlarda. 

Oysaki her şeyin ardında bir neden olduğu söylenir hep.

Acıların, zorlukların, sıkıntıların, anlaşmazlıkların, vedaların, bitişlerin, başlangıçların kısacası her şeyin.

Diğer yazılarımda da hep belirttiğim gibi; tümünde de o ya da bu şekilde tek bir sorumlu var.

Kendimiz.

Söylediklerimiz, yaptıklarımız, düşündüklerimiz bizi yavaş yavaş bir yerlere taşıyor. Yol ayrımlarında savrulsak da düştüğümüz yerden kalkıp yola devam ettiğimizde anlıyoruz bunu.

Belki de anlamaya çalışıyoruz.

Bu satırları yazarken bile içimde tam olarak kabul edemediğim  noktalar var. O nedenle yolumuz uzun diyorum her zaman.

Yine de bu yolda yürürken farkında olduğumuz her yeniliğin üzerinde düşünmek, hangi eylemlerimiz sonucu karşımıza çıktığını anlamak gerekiyor diye düşünüyorum.

Konunun uzmanları kendi içimizdeki dönüşümün böyle gerçekleştiğini söylüyor. Fark edilen nedenlerle yüzleştikçe hayatı daha kolay anlayacağımız da.

Keşke her şey burada yazmak kadar kolay olsaydı.

Keşke…

Yine de yaşamak gerek.

Her şeye rağmen yaşamak.

Hem de tutkulu bir hayretle yaşamı zenginleştirerek.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

17.10.2023

Kaynaklar: https://gulenaypema.com; https://www.antoloji.com.

 

 

 

 

 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...