Hayatın çetrefilli yollarında kesişen öyle hayat hikayeleri var ki tek bir satırı bile o zamanların ruhunu ve gerçekleri gözler önüne seriyor. Artık öğrendiğimiz üzere tarihte yazılanlar bazen çarpıtılsa bile bu tarz anılar gerçekleri hep koruyor. Bu nedenle de önemli olduğunu düşünüyorum.
Tarihlerin
1915’i gösterdiği Birinci Dünya Savaşı’nın o acımasız yıllarında, bir İngiliz
subayı ile Türk subayının yolları tam da Çanakkale cephesinde kesişir.
25
Nisan 1915 sabahında, General Sir William Birdwood, o güne kadar gerçekleşmemiş
en büyük kara çıkarması olan Arıburnu Savaşı’nda komutanlık yapar.
Kendisine
ve ordusunun gücüne çok güvenen Birdwood, Anzak birliklerine Conkbayırı’nı
tırmanma emri verir. Gelin görün ki Anzak birliği Conkbayırı’nı aşıp düzlüğe
çıkacakken aniden durur.
Kimse
ne olduğunu anlayamaz.
Diğer işgal kuvvet komutanları gibi yenildiğini anlayan Birdwood; başarısızlık sebebini; belirlenen bölgenin daha kuzeyine çıkmaları olarak gösterse de aklında hep bir soru işareti kalacaktır.
Bu
arada devam eden savaşta 9 Ağustos 1915 tarihinde Birinci Anafartalar
Muharebesi ve 21 Ağustos 1915 tarihinde İkinci Anafartalar Muharebesi’nde de
komutan olarak görev alır. Her iki muharebede de yenilir.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi; aldığı gizli bir telgrafla bütün İngiliz birliklerinin sessizce tahliyesi görevini üstlenir. Üç ayrı aşamada çıkış planını yapan komutan son tahliyeyi 18 Ağustos 1915 tarihinde gerçekleştirir.
Savaşın
tüm bu trajik olayları yaşanırken; İngiliz komutanın bir avuç askerle kendisini
yenen Türk subayı Mustafa Kemal’e olan hayranlığı giderek artar. Onun askeri
dehasını, pırıltılı zekasını öyle merak eder ki 3 yıl sonra, yenildiği askerle
tanışmak ve sohbet etmek üzere yeniden İstanbul’a gelir.
Osmanlı
yenilmiş ve güzel İstanbul’umuz işgal kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir.
Karargâhı
Pera Palas Oteli olan Birdwood, refakat subayından aynı otelde kalan Mustafa
Kemal ile kendisini görüştürmesini ister.
20
Kasım 1918 yılında bir hafta sonu iki general karşılaşır.
Hayranlıkla Mustafa Kemal’i inceleyen Birdwood, biraz sohbet sonrası; Mustafa Kemal’e kendilerini nasıl yendiklerini sorar.
Aldığı
yanıt Mustafa Kemal’e olan saygısını ve hayranlığını bir kat daha artırır.
Çünkü dünya savaş tarihinde başarısı ile karşısındakini yeren ve hatta
aşağılayan diğer komutanlardan çok farklı olarak; bu durumun ileride tarih
sayfalarında yer alacağı yanıtını almıştır.
Bu
yanıtla yetinmek istemeyen Birdwood ricasını tekrar eder. Mustafa Kemal bu
ısrar üzerine; o anda yanında bulunan Rasim Ferit Bey’den istediği kalemle önündeki
peçete kâğıdına cephenin krokisini çizer.
Nerede
karaya çıktıklarından, nereye ilerlediklerine ve nerede durduklarına kadar;
Anzak kuvvetlerinin hareket planını aktardığı kroki üzerinde; bu kez kendisi
generale her şey kendi lehlerine olduğu halde neden durduklarını sorar.
Kuvvetlerinin
yorulduğunu, susuz kaldığını söyleyen Birdwood’ a mütavezi olarak; gördüğü
üzere kendisinin bir şey yapmadığını, yorgunluk ve susuzluğun ordusunu
durduğunu belirtir.
Duydukları
üzerine ayağa kalkan Birdwood, Mustafa Kemal’i sevgiyle kucaklarken; böylesi yüksek
karakterli bir askeri ve kahraman bir komutanı daha önce hiç tanımadığını
içtenlikle söyler.
Sonra
da hem peçete üzerindeki krokiyi hem de kalemini hatıra olarak saklamak
istediğini belirtir.
Ve
ömrünün sonuna kadar da saklar.
Aradan
yıllar geçer.
1935
yılında mareşalliğe kadar yükselen Birdwood, Hindistan Ordusu Başkomutanlığı’na
atanır.
Atatürk’e
olan sevgisi ve saygısı ise hiç bitmez.
İşte
bu nedenle 20 yıl sonra İstanbul’a yeniden keyifle gelir. Amacı Atatürk’ün
yaptıklarını görmek ve onunla aynı yerde olmak isteğidir.
Bu
ziyaretten tam 3 yıl sonra ise hayatının en büyük acılarından bir tanesi için
yeniden Türkiye’ye geleceğinden habersizdir.
Atatürk’ün
ölüm haberini alır almaz, İngiliz hükûmetine cenazeye katılmak istediğini
bildirir.
21 Kasım 1938’de Ankara Etnografya Müzesi’nde yapılan resmi devlet törenine; 9 ülke askeri birliği; 17 devlet başkanı ve özel temsilci hazır bulunur.
İşte
bu kişiler arasında İngiltere’yi temsilen gelen Mareşal William Birdwood da yerini
alır.
Gerek
yaşından ve gerekse incinen ayağındaki rahatsızlık nedeniyle zorlukla ayakta
durmasından ötürü, kendisine önerilen Halkevi balkonunda oturma önerisini ret
eder. Cenazeyi izleyeceği balkona bacağının rahatsızlığı nedeniyle bir koltukla
çıkartıldığı halde; tören boyunca mareşallik asasına dayanarak, ayakta durup Mustafa
Kemal Atatürk’ü saygıyla selamlar.
73
yaşındaki komutan bu esnada sel misali akan gözyaşlarına ilk kez özgürce akma
izni verir. Anzak’ların Ruhu lakaplı general tören boyunca gözyaşlarını tutamamıştır.
Tüm dünya liderlerinin ömürleri boyunca saygı ve sevgi ile andığı, sözlerini ilke edindiği muhteşem bir dünya lideriydi Mustafa Kemal Atatürk.
Her
zaman ülkesine ve milletine derin bir sevgiyle bağlı olan, ileri görüşlü, sabırlı,
disiplinli, idealist, çalışkan, akıllı, son derece zeki ve çok yönlü olan bu
EŞSİZ kahramanın evlatları olduğumuz için çok şanslı ve gururluyuz.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.03.2024
Kaynaklar:
https://kultur.istanbul/; https://tr.wikipedia.org; https://www.dogrulukpayi.com.
Dünya liderini yabancilar anlıyor,değer veriyorda,Ülkemde beden az kişi deger veriyor.Nurlarda yatsın.. 🤲
YanıtlaSilMaalesef öyle... Atamız hep kalbimizde...amin.
SilYour blog stands out as a testament to your passion for sharing valuable insights.
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilÇanakkale'yi geçilmezliğiyle destanlaştıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, saygıyla ve sevgiyle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Bu güzel değerli ve anlamlı paylaşımınız için de size teşekkür eder, sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler dilerim.
Selam ve saygılarımla.