11 Ekim 2025 Cumartesi

KENDİ SESİM BÖYLE Mİ?

Havada gözümüzle göremediğimiz dalgalar halinde yayılan sesin yolculuğu hayli ilginç.

Özellikle kendi sesimiz söz konusu olduğunda.

Çünkü alışık olduğumuz sesimizin aslında o ses olmadığını anladığımızda kısa bir şaşkınlık yaşamamız an meselesi.

Peki ne olur da kendi sesimizi kaydedildiği herhangi bir yerden dinlediğimizde şaşırırız?

Bu tamamen sesimizin yolculuğu ile ilgili.

Aynı şey bir başkasının kayıttaki sesinde yaşanmaz oysaki.

Neden mi?

Bu sorunun yanıtından önce sesin yolculuğuna bakalım mı kısaca?

Havada basınç dalgaları oluşturarak yayılan ses; kulağımıza ulaştığında önce kulak kanalı boyunca ilerler.

Ardından iç kulaktaki koklea isimli salyangoz şeklindeki yapıda yer alan tüy hücreleri tarafından algılanır.

Tüy hücreleri ses dalgalarını sinir iletilerine dönüştürür.

Oluşan bu sinyaller sinir hücreleri tarafından beyne iletilir.

Böylece ses duyulur.

Ne kadar incelikle ve muhteşem bir yolculuk, öyle değil mi?

Başkalarının hem konuşurken ki hem de kayıttaki sesleri bu şekilde duyulur.

Dolayısıyla seste bir farklılık olmaz.

Bizim sesimizin farklı olmasının, yani kendi sesimizin iki şekilde algılanmasının nedeni sesimizin yolculuğu.

Bir tanesi normal dış kulak yolu; diğeri ise başımızın içinden, kemiklerden, dokulardan geçerek kulaklarımıza ulaşan ses.

Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları, diğer dış kaynaklı sesler gibi havada yayılır. Kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır.

Gelin görün ki ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde, bu titreşimler boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir.

Başımızın içinde yer alan, kimi sert, kimi yumuşak kemikler, kaslar, sinüsler ve salgıların her birinin sesi geçiriş özelliği farklı olduğu için; sesin düşük frekanslı kısımları kuvvetlenir.

Hal böyle olunca beynimiz, iki farklı yerden gelen bilgileri birleştirir. Böylece biz kendimizin sandığı sesi duyarız.

Halbuki başkalarının duyduğu sesten oldukça farklıdır bu ses.

Ses kayıt cihazları sadece havada yayılan ses dalgalarını algılar. Bu nedenle sesimizin vücudumuzun içinde iletilen kısmını duyamayız.

Bunun tek yolu ise dışarıdan gelen sesleri engelleyen kulaklıklar.

Bunları taktığımızda sadece kendi iç sesimizi yani aşina olduğumuz sesi duyarız.

Kayıttaki sesimiz kulaklarımıza diğer insanlara ulaştığı gibi havadan ulaşır. İşte o ses, herkesin tanıdığı hakiki sesimizdir yine de bize garip gelir.

Bu nedenle insanın kendi sesi kendisi için özel kalır.

Ancak yapılan araştırmalar, bazı insanların kendi seslerini duymaktan pek hoşlanmadığını, hatta kaydedilmiş sesini dinlerken rahatsızlık yaşadığını gösteriyor.

Amerika Washington Üniversitesi’nden Doç. Dr. Neel Bhatt’a göre bu rahatsızlığın arkasında, psikolojik ve fizyolojik nedenler yatıyor.

Ses tedavisi üzerine uzmanlaşan cerrah; hastalarının tedavileri sırasında ses kayıtlarını alır. Çünkü gelişimlerini izlemek açısından değerli bulur.

Yeri geldiğinde hastalarına da bu ses kayıtlarını dinlettiğinde, hastalarının oldukça rahatsız olduğunu görür. Hatta içlerinde daha ince ve tiz olan seslerinden utananlar çıkar. Bir başka deyişle yeni sesin kendi kimliklerini yansıtmadığını düşünürler.

Bence her iki sesimiz de bize özel ve ikisini de sevmemek için bir neden yok.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

04.06.2025

Kaynaklar: https://bilimgenc.tubitak.gov.tr; https://www.cumhuriyet.com.tr.

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...