Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine ‘Kriyoniks: İkinci Yaşam Umudu’ isimli bir belgesel izledim.
Bu
samimi belgesel; Taylandlı bir bilim insanı ve ailesinin, ölmekte olan, çok
sevdikleri bebeklerini kriyonik olarak dondurmaya karar verme serüvenini
anlatıyor.
İzlerken
aklıma üşüşen soru yağmuruna engel olamadığımı ve beni fazlasıyla etkilediğini
itiraf etmeliyim.
Kriyoniks,
geleceğe yönelik bir umuda tutunma aslında.
Umut diyorum, çünkü gelecek yıllarda bu konu ile ilgili sonuçların ne olacağı hala kesinlik kazanmış değil.
Yani
bir bilinmezlikte umut ediyorsunuz.
Bu
ne yaman bir çelişki.
Üstelik
hayatımda her şeyin kesin ve net olmasını seven birisi olarak bu yöntem; bazı
noktaları ile beni şaşırtıyor, şüpheye yöneltiyor, gerçekleşme olasılığını
düşündürüyor.
Kriyonik, gelecekte
gelişecek tıp teknolojisi sayesinde bir gün yeniden canlandırmak umuduyla,
insan bedeninin dondurulması ve aşırı düşük sıcaklıklarda korunması demek.
Bu
fikrin çıkma sebebi; günümüz şartlarında tedavisi olmayan hastalıklara yakalanan ya da ölen kişilerin
dondurulması ve gelecekte tedaviler bulunduğunda yeniden canlandırılması
aslında.
Konunun
uzmanları dondurulan kişilerin bedenlerinin bu yöntemle kriyonik süspansiyon
hâlinde saklandığını belirtiyor.
Tarihte
bu yöntemi ilk dile getiren kişi, ölümsüzlük araştırması yapan Amerikalı bilim
insanı Jacques Dubourg olur.
1955
yılında İngiliz bilim insanı James Lovelock, mikrodalga diatermi yöntemini
kullanarak sıfır derecede dondurulmuş fareleri canlandırmayı başarır.
1962 yılında yazdığı ‘Ölümsüzlük Beklentisi’ isimli kitabı nedeniyle ‘kriyoniğin babası" olarak bilinen Amerikalı fizikçi Robert Ettinger ise kriyoniğin temelini atar.
Üstelik
kendisi bu olayı bizzat deneyimlemek ister.
1964
yılında bu işlemleri yapmak, kriyoniksi hayata geçirmek amacıyla Evan Cooper
tarafından 'Life Extension Society' (LES) firması kurulur.
1967 yılında psikoloji profesörü Amerikalı James Hiram Bedford, 73 yaşında dondurulan ilk insan olarak tarihe geçer.
Cryonics
Ensitütüsünde dondurulan profesörün bedeni, saklama ünitesinde 1979 yılında yaşanan
tatsız bir soruna rağmen kurtarılır.
1987
yılında Berkeley Üniversitesinden Dr. Paul E. Segall köpeğini 15 dakikalığına
dondurtur.
2015
yılında ise Çinli çocuk edebiyatı yazarı Du Hong, 61 yaşında dondurularak
saklanmaya alınır.
Günümüzde
bu işlemi yapabilecek donanıma sahip 5 firma var. Bunlardan dördü Amerikaya,
bir tanesi de Ruslara ait. Buralarda yüzlerce beden dondurulmuş halde ve
yaklaşık 1500 kişi de sırada.
Hatta bazı topluluklarda bedenin dondurulma yıl dönümü "Bedford Günü" olarak kutlanıyor.
Gelişen
teknoloji ile beraber elbette yeni sistemler üzerinde yoğun bir çalışma ve
araştırma söz konusu.
Gelin
görün ki dondurulan bedenin çözülmesi sırasında ne gibi komplikasyonlar
çıkacağı, nasıl önlemler alınacağı tam bir muamma.
İşte
bu noktada yaşanmış gerçek bir donma ve yeniden dirilme olayına göz atmamız
yerinde olur diye düşünüyorum. (devamı 2/3’te)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
12.07.2025





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder