30 Eylül 2025 Salı

BİR KERE DAHA

Ara ara yazıyorum ve yazmaya, hatırlatmaya devam edeceğim.

Organ bağışı’nı.

Önemini.

Bir cana, can katmanın naifliğini.

Kalplere dokunmanın kelimeler sığmayan yüceliğini.

Bir kere daha.

Yakın zamanda izlediğim bir film sayesinde oldu bu sefer ki yazım.

Gerçek hayattan uyarlanmış filmin ismi ‘Ordinary Angels-Sıradan Melekler’.

1994 yılının dondurucu kışında Amerika Kentucky, Louisville'de gerçekleşir olay.

Küçük bir kız çocuğunun hayat mücadelesine eşlik ederken; imkansızı başaran kasaba halkının azmi, cesareti ve sevgisiyle sıcacık olur içiniz öyküye eşlik ederken.

Umutları yeniden yeşertir.

İnsanlara olan güvensizliği alıp götürür kalplerden.

Zorlu koşulların bile setlerini tek tek yıkar.

Mucizelerin gerçekten olduğuna dair olan inancı tazeler.

2024 yapımı Amerikan filmine konu olan bu gerçek öyküyü okuduğunuzda sizler de buna inanacaksınız eminim ki.

Kentucky'nin küçük bir kasabasında, eşini erken kaybettiği için iki kızının geçimini sağlamak için mücadele eden bir babanın dramı söz konusu.

Diğer tarafta ise yıllar önce oğluyla bağlarını koparmış yalnız çalışan bir kadın.

Küçük kızının karaciğer nakli için sırada bekleyen baba ile inatçı ve azimli kadının yolları bir şekilde kesişir.

Çünkü hayat tesadüfleri sever.

Ancak bir yandan da insanı zorlamaya, umudunu törpülemeye devam eder ne yazık ki.

Sabırla beklenen karaciğerin bir türlü bulunamaması, neredeyse ölümün eşiğine gelen kızına bir şey yapamayan babanın çaresizliği içinde umutsuz bekleyiş sürer gider. Giderek artan hastane masrafları, kızı için gecesini gündüzüne katan babayı endişe yumağında bırakır.

Sabrın insanı fazlasıyla zorladığı ve hatta sınadığı anlardır.

Kızı için son günlerin geldiğini ve hala uygun karaciğer bulamadığını anlayan babanın dünyası; tam dibe vurduğunu hissettiği anda gelen bir haberle aydınlanır.

İhtiyaç duyulan  organ yaşadıkları kasabadan hayli uzakta bir yerde de olsa bulunmuştur.

Tek yapılması gereken küçük kızın sağ salim o naklin yapılacağı hastaneye ulaştırılmasıdır.

Gelin görün ki Louisville; 1994 yılının Ocak ayının ortalarında Kuzey Amerika soğuk hava dalgası nedeniyle; büyük bir kar fırtınasına maruz kalır.

Öylesine çetin şartlar yaşanır, hava sıcaklığı o denli düşer ki kasabada hayat adeta durur.

Yollar, havaalanları kardan kapanır.

Arabalar, uçaklar kalkış yapamaz.

Bu arada fırtına ve tipinin şiddeti giderek artar.

Tüm bu olumsuz şartlar içinde babanın kızını 6 saat içinde Omaha'ya götürmesi gerekmektedir. Çünkü organın yaşama şansı giderek azalmaktadır.

İşte bu imkansız anlarda kasaba halkı el ele verir.

Yayın kuruluşları devreye sokulur.

Uzun uğraşlar sonunda fırtınada uçabilecek, Vietnam Savaşı gazisi gönüllü bir pilot ve bir helikopter bulunur.

Rota planlanır.

Ancak durmaksınız yağan kar anında her yeri bembeyaz yaptığı için temiz bir saha bulmakta zorlanırlar.

Sonunda kasaba halkı, helikopterin inebilmesi için bir alan açmak ve işaretlemek üzere bir araya gelir. Beraberce helikopter için temiz alan açılır.

Tüm operasyonun masrafları bağışlarla karşılanırken, baba kızıyla naklin yapılacağı hastaneye doğru yola çıkar.

Karaciğer nakli başarıyla gerçekleşir.

Sonunda küçük kız sağlığına kavuşur.

Tüm bu güzel gelişmelere katkı sağlayan, yılmadan elbirliği ile yardım eden kasabalılar; işte o haberle dünyanın en güzel servetine kavuşmuş olur.

Tanımıyor olsalar da özveri ile yardım etmenin, cesaretle bir araya gelmenin, birlik olmanın ödülü kalplerindeki sonsuz mutluluktur çünkü.

Dilerim o umut dalgası, yardımlaşma hissi ve sonrasındaki mutluluk hep bizimle beraber olsun.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

03.06.2025

Kaynaklar: https://www.beyazperde.com; https://tr.wikipedia.org; https://www.timeout.com; https://www.deseret.com.

 

 

Gunn'ın bir önceki filmi "İsa Devrimi"nden pek de farklı olmayan "Sıradan Melekler" de bir hareket başlattı.

"Jesus Revolution" vizyona girdikten sonra, gişede beklenenden daha iyi bir performans göstermekle kalmayıp, Erwin filmin geçtiği Pirate's Cove'da vaftizlerde bir artış olduğunu söyledi. Erwin, toplumda daha fazla bölünme yaratmak yerine, farklı bir şeyler yapan filmler görmenin harika olduğunu söyledi. Erwin, "Birbirimizi nasıl iyi sevebileceğimizi ve birbirimize karşı nasıl sıradan bir melek olabileceğimizi ve birbirimizi nasıl geride bırakabileceğimizi, birbirimize bakmaya çalışarak konuşalım," dedi.

Bu son film, organ bağışının hayat kurtarabilmesinin yanı sıra ailelerin tıbbi borçlarını ödemelerine yardımcı olan gruplara da odaklanma fırsatı sunuyor.

Film yapımcıları RIP Medical Debt grubuyla ortaklık kurdu. Örgüt, bağışlanan dolarlarla eşleşerek ölen insanların tıbbi borçlarını ödemeye yardımcı oluyor. Erwin, "Ne yaptıklarına dair farkındalık yaratmak ve insanların tıbbi borçlarını Ed'in ve ailesinin hikayede kurtarıldığı şekilde ödemelerine yardımcı olmak için onlarla ortaklık kurduk," dedi.

Filmin hikayesi inanç öğeleri taşısa da herkese hitap eden bir hikaye.

"Hikayelerimizin hepsinde evrensel olarak ilişkilendirilebilen şey, bunun bir umut dalgası olmasıdır. Dolayısıyla, neye inandığınız önemli değil, bu, 'İçeri girdiğinizden daha iyi hissetmenizi istiyoruz. Ayağa kalkmanızı ve binadan çıkarken bir fark yaratmak istemenizi istiyoruz' demek için kapıda bir davettir," dedi Erwin.

Erwin, bu umudun "çok karşı-kültürel" olduğunu söyledi.

"Bence bu hikaye bunu yüksek sesle ve gururla anlatıyor. Ve insanların nezaketin gerçekten de alışılmışın dışında bir şey olarak kullanılması vizyonunu yakalaması arzusu var," dedi Erwin.

Erwin, bu film yapımcıları grubuna ek olarak başka bir dinamiğin daha yaşandığını düşünüyor.

Erwin, "İzleyiciler biletlerinin ve seslerinin gücünün farkına varıyor," dedi. "Bunu desteklediklerinde, stüdyoda daha iyi ve daha iyi yetenekler elde etmemiz için para yatırmak üzere birçok şeyin başlaması için kapı açılıyor. Artık inançlı olsun ya da olmasın, inanç filmleri yapmaktan korkmayan birçok oyuncumuz var. Türden korkmuyorlar."

Meşru film yıldızları inanç filmleri çekiyorlar ve "bunun için özür dilemiyorlar."

"Hollywood'un süper kahraman filmlerine o kadar uzun süre güvendiği bir an olduğunu düşünüyorum ki, aniden süper kahraman filmleri şu anda gerçekten işe yaramıyor. Ve sonuç olarak, yatırım yapacakları yeni izleyicilere doğru yöneliyorlar," dedi Erwin. "Daha önce hiç olmadığı kadar inanca yatırım yapıyorlar."

 

"Sıradan Melekler" inançlı insanlara yönelik bir inanç filmi değil, herkesin izleyebileceği bir film.

Yorumları Görüntüle

Downes, "Herkes için erişilebilir, inancınız ne olursa olsun," dedi. "Bu filmdeki temalar evrenseldir. Bir araya gelebilmek için, 'Sıradan Melekler' başlığını bu yüzden seviyorum."

Sharon bir kuaför. Ed çatılarda çalışıyor. Downes, "Bunlar sadece ilişki kurabildiğimiz işler ve ilişki kurabildiğimiz insanlar ve kendilerini olağanüstü bir dizi koşulda bulmaları ve birbirlerini gerçekten tanımamaları, ancak daha sonra bu tek aileye yardım edebilmek için bir araya gelmeleri ve bunun da tüm bir topluluğa yardım etmesi," dedi.

Gunn, bu hikayenin 30 yıl önce yaşanmış olmasının ve şimdi dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın filmi izleyecek olmasının ne kadar inanılmaz olduğunu belirtti.

"Bu, bu tohumları ekmenin, yıllar sonra bile, birisini ne kadar etkilediğinizi bilmeseniz bile, inanılmaz meyveler verebileceğini gösteriyor."

https://www.deseret.com/entertainment/2024/2/17/24075066/ordinary-angels-andy-erwin-jon-gunn/

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1 yorum:

  1. Ordinary Angels çok etkileyici, soluk soluğa bir filmdi. Filmde insanların bir amaç uğruna dayanışması ve mücadelesi, dünyada hala iyi insanların var olduğunu hatırlatıyor. Bende bıraktığı his; Asla pes etme, her zaman umut var. Ve ORGAN BAĞIŞI HAYAT KURTARIR.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...