Çok eski yıllardan günümüze değişmeyen tek bir şey var.
Çoğu
kişinin sadece etiketleri görmesi.
Peki
ya insanlığı?
Gelin
bu sorunun yanıtını düşünürken; İngiltere’de Viktorya döneminin ilk yıllarında
yaşayan bir hümanisti tanımaya çalışalım.
John
Langdon Down.
İngiliz
hekim.
Tam
bir vizyoner.
Down
sendromuna ismini veren kişi aynı zamanda.
1866
yılında down sendromunu teşhis ederken, zihinsel engelli insanların tamamen
dışlandığı bir dönemde yaptıkları ile herkesi şaşırtır.
Çünkü
insanlığa önem verir.
Çünkü
hayatların değerli olduğuna inanır.
Çünkü
etiketlerin aslında hiç de önemli olmadığını bilir.
Önce hafızamızı tazelemek adına günümüzde yaygın olarak görülen down sendromunu hatırlayalım.
Down
sendromu ( trizomi 21 ya da mongolizm); genetik düzensizlik sonucu insanın 21.
kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması durumu.
Fazladan
tek kromozom sebebi ile ortaya çıkan genetik bir bozukluk.
Dünyada
ve ülkemizde her 750-1000 doğumda bir görülüyor maalesef.
Bilimin
adım adım geliştiği günümüzde bile yeterince anlaşılmayan, yaşayanların ve
ailelerinin kabul görmekte zorlandığı bu durumu eski yıllarda yeniden
düşünelim.
O
zamanlarda bu ve benzeri rahatsızlığa sahip hastalar; başkaları tarafından yük
olarak görülür, zaman zaman istismar edilir.
Çoğunlukla
insanlık dışı zor koşullarda, şiddet ve ihmale dayalı olarak yaşamalarına ancak
izin verilir.
Hatta
yok sayılır.
İşte böylesi bir zamanda Langdon Down, Redhill'de Akıl Hastanesi ve Zihinsel Engelliler için hizmet veren Royal Earlswood Enstitüsü’nde başhekim olarak çalışmaya başlar.
Deneyimi
az olsa da müthiş bir empati yeteneği bulunan Langdon; hastaların yaşadığı
zorluğu fark eder.
Var
olan fiziksel ceza sistemine el atar, hemen yasaklar.
Hastane
genelinde hijyeni önemser.
Her
alanda işini bilen personeller işe alır.
Hastaların
kendilerini iyi hissetmeleri adına kişisel gelişimi destekleyen, hayatların
kalitesini iyileştiren (bahçe işleri, boyama ve el sanatları gibi) aktiviteleri
gündeme taşır ve tanıtır.
Bir
anlamda tıp biliminin bir adım ötesine geçer.
Her
bir hastaya sabırla yaklaşırken, onların kendilerine olan güven ve saygılarını
yeniden kazanmaları için yardımcı olur.
Öğrenme
yetersizlikleri üzerine yeni bir çalışma modeli yaratır.
Zekası
düşük çocuklar hakkında bazı yayınlar yaparak bu konudaki araştırmaların öncüsü
olur. Verdiği bir konferansla Down sendromunu tanımlar ve dünyaya tanıtır.
O
halde gelin bu özel hekimi ve yaptıklarını daha yakından tanıyalım. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
17.05.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder