27 Ağustos 2025 Çarşamba

HAVADA ASILI SÖZLER

Konuşurken, sohbet ederken ya da herhangi bir şeyi aktarırken ağzımızdan çıkan sözcükleri itina ile seçmemiz gerektiğini hepimiz biliyoruz elbette.

Ama iş uygulama noktasına geldiğinde, ne denli titiz olduğumuz ortada maalesef.

Sadece konuşmuş olmak için konuşanlar bir yana, bilmediği konularda ahkam kesen, kendine vazifeymiş gibi öneride bulunan, yorum yapan o kadar çok kişi var ki.

Ters tepkilerle karşılasalar da tahammül sınırlarını zorluyorlar çoğu zaman.

Aslında söyledikleri havada asılı sözler.

Oysaki sözlerin bir anlamı, bir değeri olmalı.

Gelin görün ki hayatın o tahammül sınırı aşıldığında kırıcılığı artıyor.

İşte böylesi sözlere tepki olarak kullanılan, çok eski yıllardan günümüze kadar gelmiş bir deyim var.

Latince ifadesi ‘Ne supra crepidam’.

‘Çizmeyi aşmak’.

Bilmediğimiz bir işe karışmak anlamını taşıyor.

Haddini aşma söz konusu.

Peki nasıl çıkmış derseniz işte bu kısmı hayli ilginç.

Çok eski yıllara uzanıp tarih sayfalarını karıştırdığımızda; erken Helenistik dönemin ünlü Yunan ressamı Apelles karşılar bizi.

Günümüze kadar hiçbir eseri ulaşmamış olmasına rağmen döneminin en büyük ressamı olarak anılır.

Üstelik tarihte kendi portresini yapan ilk ressam olarak tanınır.

Günlerden bir gün Apelles, birbirinden güzel eserlerini sergilemek için bir sergi açar.

Sergi hayli kalabalıktır.

Kendisi de her zaman yaptığı gibi bir köşeye çekilir ve ziyaretçilerini izlemeye başlar.

Gelenler arasındaki bir ayakkabıcı, ressamın bir tablosundaki “çizme” çizimine takılır.

Mesleği gereği detaylı inceleyince hatayı fark eder ve hiç düşünmeden ressama hatasını söyler.

Üstelik düzeltmesini önerir.

Apelles hatasını bulan ayakkabıcının haklı bulduğu eleştirisini  yumuşak bir tavırla kabul eder.

Herhangi bir alınma belirtisi göstermeden de ertesi gün düzeltir.

Gelin görün ki onun bu olgun ve olumlu davranışı yanlış anlaşılır.

Bir anda cesaretlenen ayakkabıcı egosuna yeni düşer ve ressamın diğer eserlerine olduk olmadık eleştiriler yapmaya başlar.

Hızını alamaz ve önündeki bir başka tabloda bacakları, pantolonu ve diğer detayları dile getirir.

Tüm bu gelişmeleri soğukkanlılıkla dinleyen Apelles en sonunda öfkelenir.

Kendisini eleştiri yağmuruna tutan ve sözleri ile hafifçe aşağılayan ayakkabıcının yanına gelir.

Ve ona haddini bilmesini, çizmeyi aşmaması gerektiğini söyler.

‘Ne supra crepidam’.

İşte o günden sonra karşısındakini dinlemeyen, her konuda fikri olan ve onları düşünmeden söyleyen insanlara karşı bu deyim kullanılmaya başlanır.

Çok eski yıllarda Yunanistan'daki tarihi belgeler incelendiğinde; bu deyimin 'Sutor, ne supra crepidam' yani 'Kunduracı, çizmeyi aşma' şeklinde sıklıkla telaffuz edildiği görülür.

Aradan geçen yıllarda özellikle resme ve Klasik Antik Çağ'a yoğun ilgi duyulan Rönesans döneminde tekrar yaygınlaşır.

Ancak bu deyimle ilgili bir başka ince nokta daha var ki o da; aslında o yıllardaki filozoflara göre derinden derine 'Kunduracısın sen kunduracı kal’ anlamına da gelmesi.

Bunun en çarpıcı örneğini Fransız düşünür ve yazar Jacques Rancière imzalı ‘Filozof ve Yoksulları - Le philosophe et ses pauvres’ isimli eserinde görmek mümkün.

19.yüzyılda felsefenin mihenk taşlarını döşeyen düşünürleri hatta felsefenin kurucusu Platon dahi; toplumda eşitsizliği doğallaştıran ön kabullerde bulunur.

İşte bunların en çarpıcı olanı ise işçilerin kendi mesleklerinden başka hiçbir şey yapmamaları konusudur.

Bu ön kabulde işçiler sadece çalışıp üretim yapmalı, düşünme işini buna zamanı olan filozoflara bırakmalıdır ilkesi geçerlidir.

Aksi durumlar yaşandığında ise çizme aşılmış olur.

Başkalarına kendi uzmanlık alanlarının ötesinde yargıda bulunmamaları gerektiğini söylemek için kullanılan bu Latince deyim ile ilgili yorum ve takdir sizlerin.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

22.05.2025

Kaynaklar: https://www.metiskitap.com; https://en.wikipedia.org; https://www.hurriyet.com.tr; https://www.biyografiler.com.

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...