6 Ağustos 2025 Çarşamba

KARA BEDEN (3/3)

Sarah’ı Paris sokaklarında yalnız ve çaresiz halde bulanlar tarafından bu kez de hayat kadını olarak çalıştırılır.

Kendisini hor gören, her şekilde aşağılayan, hakaret edip kullanan, insandan çok hayvan olarak gören Avrupalı beyaz erkeklerin adeta oyuncağı haline gelir.

Para karşılığı erkeklere satılır. Sıraya giren soyluların ardı arkası bir türlü kesilmez.

 Gelin görün ki, kısacık yaşamının o upuzun süren işkencelerine daha fazla dayanamaz.

Sonunda 1816 yılında henüz 23 yaşındayken, Paris'te hayata veda eder.

Belki de ilk defa acıları son bulmuştur.

Ama o da nesi?

Bu kara bedenin dramı henüz bitmemiştir.

Ölümünden hemen sonra; bilimin en parlak dehalarından birisi olarak kabul edilen, ‘paleontolojinin kurucu babası’, Fransız bilim insanı, cerrah George Cuvier tarafından vücudu yarılır.

Beyni ve ü r e m e organı çıkarılır. Özel sıvı dolu kavanozlarda saklanarak Paris İnsanlık Müzesi (Musée de l’Homme) ‘ne konur.

Ardından bedeninin kalan parçaları bir şekilde birleştirilir. Doldurulur. Mumyalanır.


Paris’te halka açık bir müzede sergilenir.

Ta ki 1974 yılına kadar.

Kadın ve insan hakları derneklerinin yoğun baskısı sonunda sergilendiği müzenin deposunda saklanır.

Bu tarihten 20 yıl sonra; Güney Afrika Başbakanı Nelson Mandela tarafından Fransa’dan iadesi istenir.

Aradan yıllar geçer.

Tarih sayfaları 2002 yılını gösterdiğinde saklandığı depodan teslim alınır.

Bedeninden geriye kalanlar, doğduğu topraklarda kendi kabilesi tarafından kendi gelenekleriyle gömülür.

Ölümünün üzerinden geçen tam 186 yıl sonra vatanındadır kara bedeni.

İlerleyen yıllarda; özellikle insan ve kadın hakları kuruluşlarının referansı olan Sarah’ın bu acı dolu yaşamı, çeşitli kitaplara, makalelere, filmlere konu olur. . Onlardan biri olan ‘Venus Noire’ isimli film, Sarah’ın hayat hikayesini tüm dünyaya anlatırken; yapımcısına pek çok ödül kazandırır.

Son söz olarak yapılan araştırmalar maalesef pek çok Afrikalı kadının; benzer koşullarda benzer eziyetleri yaşamak zorunda bırakıldığını gösteriyor.

1870 yılından 1960’lı yıllara kadar Afrika’dan getirilen kadınlar, erkekler ve hatta çocukların; etrafı dikenli tellerle çevrili hayvanat bahçelerinde teşhir edildiğine dair ‘İnsan Hayvanat Bahçeleri’ isimli 2020 yılındaki yazımda da belirttiğim gibi; medeniyeti dillerinden düşürmeyen ülkelerin geçmişleri çok da parlak değil.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

31.03.2025

Kaynaklar: http://www.birikimdergisi.com; http://sanatkaravani.com; https://tr.wikipedia.org; https://dunyalilar.org; https://www.cumhuriyet.com.tr; https://belgineryavuz.blogspot.com/2020/05/insan-hayvanat-bahceleri-12.html.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...