Ara ara yazıyorum ve yazmaya, hatırlatmaya devam edeceğim.
Organ
bağışı’nı.
Önemini.
Bir
cana, can katmanın naifliğini.
Kalplere
dokunmanın kelimeler sığmayan yüceliğini.
Bir
kere daha.
Yakın
zamanda izlediğim bir film sayesinde oldu bu sefer ki yazım.
Gerçek
hayattan uyarlanmış filmin ismi ‘Ordinary Angels-Sıradan Melekler’.
1994
yılının dondurucu kışında Amerika Kentucky, Louisville'de gerçekleşir olay.
Küçük
bir kız çocuğunun hayat mücadelesine eşlik ederken; imkansızı başaran kasaba
halkının azmi, cesareti ve sevgisiyle sıcacık olur içiniz öyküye eşlik ederken.
Umutları
yeniden yeşertir.
İnsanlara
olan güvensizliği alıp götürür kalplerden.
Zorlu
koşulların bile setlerini tek tek yıkar.
Mucizelerin gerçekten olduğuna dair olan inancı tazeler.
2024
yapımı Amerikan filmine konu olan bu gerçek öyküyü okuduğunuzda sizler de buna
inanacaksınız eminim ki.
Kentucky'nin
küçük bir kasabasında, eşini erken kaybettiği için iki kızının geçimini
sağlamak için mücadele eden bir babanın dramı söz konusu.
Diğer
tarafta ise yıllar önce oğluyla bağlarını koparmış yalnız çalışan bir kadın.
Küçük
kızının karaciğer nakli için sırada bekleyen baba ile inatçı ve azimli kadının yolları
bir şekilde kesişir.
Çünkü
hayat tesadüfleri sever.
Ancak
bir yandan da insanı zorlamaya, umudunu törpülemeye devam eder ne yazık ki.
Sabırla
beklenen karaciğerin bir türlü bulunamaması, neredeyse ölümün eşiğine gelen kızına
bir şey yapamayan babanın çaresizliği içinde umutsuz bekleyiş sürer gider.
Giderek artan hastane masrafları, kızı için gecesini gündüzüne katan babayı endişe
yumağında bırakır.
Sabrın insanı fazlasıyla zorladığı ve hatta sınadığı anlardır.
Kızı
için son günlerin geldiğini ve hala uygun karaciğer bulamadığını anlayan babanın
dünyası; tam dibe vurduğunu hissettiği anda gelen bir haberle aydınlanır.
İhtiyaç
duyulan organ yaşadıkları kasabadan
hayli uzakta bir yerde de olsa bulunmuştur.
Tek
yapılması gereken küçük kızın sağ salim o naklin yapılacağı hastaneye
ulaştırılmasıdır.
Gelin
görün ki Louisville; 1994 yılının Ocak ayının ortalarında Kuzey Amerika soğuk hava
dalgası nedeniyle; büyük bir kar fırtınasına maruz kalır.
Öylesine
çetin şartlar yaşanır, hava sıcaklığı o denli düşer ki kasabada hayat adeta durur.
Yollar,
havaalanları kardan kapanır.
Arabalar,
uçaklar kalkış yapamaz.
Bu
arada fırtına ve tipinin şiddeti giderek artar.
Tüm
bu olumsuz şartlar içinde babanın kızını 6 saat içinde Omaha'ya götürmesi gerekmektedir.
Çünkü organın yaşama şansı giderek azalmaktadır.
İşte bu imkansız anlarda kasaba halkı el ele verir.
Yayın
kuruluşları devreye sokulur.
Uzun
uğraşlar sonunda fırtınada uçabilecek, Vietnam Savaşı gazisi gönüllü bir pilot
ve bir helikopter bulunur.
Rota
planlanır.
Ancak
durmaksınız yağan kar anında her yeri bembeyaz yaptığı için temiz bir saha
bulmakta zorlanırlar.
Sonunda
kasaba halkı, helikopterin inebilmesi için bir alan açmak ve işaretlemek üzere
bir araya gelir. Beraberce helikopter için temiz alan açılır.
Tüm operasyonun masrafları bağışlarla karşılanırken, baba kızıyla naklin yapılacağı hastaneye doğru yola çıkar.
Karaciğer
nakli başarıyla gerçekleşir.
Sonunda
küçük kız sağlığına kavuşur.
Tüm
bu güzel gelişmelere katkı sağlayan, yılmadan elbirliği ile yardım eden
kasabalılar; işte o haberle dünyanın en güzel servetine kavuşmuş olur.
Tanımıyor
olsalar da özveri ile yardım etmenin, cesaretle bir araya gelmenin, birlik
olmanın ödülü kalplerindeki sonsuz mutluluktur çünkü.
Dilerim
o umut dalgası, yardımlaşma hissi ve sonrasındaki mutluluk hep bizimle beraber
olsun.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
03.06.2025
Kaynaklar:
https://www.beyazperde.com; https://tr.wikipedia.org; https://www.timeout.com; https://www.deseret.com.
Gunn'ın
bir önceki filmi "İsa Devrimi"nden pek de farklı olmayan
"Sıradan Melekler" de bir hareket başlattı.
"Jesus
Revolution" vizyona girdikten sonra, gişede beklenenden daha iyi bir
performans göstermekle kalmayıp, Erwin filmin geçtiği Pirate's Cove'da
vaftizlerde bir artış olduğunu söyledi. Erwin, toplumda daha fazla bölünme
yaratmak yerine, farklı bir şeyler yapan filmler görmenin harika olduğunu
söyledi. Erwin, "Birbirimizi nasıl iyi sevebileceğimizi ve birbirimize
karşı nasıl sıradan bir melek olabileceğimizi ve birbirimizi nasıl geride
bırakabileceğimizi, birbirimize bakmaya çalışarak konuşalım," dedi.
Bu
son film, organ bağışının hayat kurtarabilmesinin yanı sıra ailelerin tıbbi
borçlarını ödemelerine yardımcı olan gruplara da odaklanma fırsatı sunuyor.
Film
yapımcıları RIP Medical Debt grubuyla ortaklık kurdu. Örgüt, bağışlanan
dolarlarla eşleşerek ölen insanların tıbbi borçlarını ödemeye yardımcı oluyor.
Erwin, "Ne yaptıklarına dair farkındalık yaratmak ve insanların tıbbi
borçlarını Ed'in ve ailesinin hikayede kurtarıldığı şekilde ödemelerine
yardımcı olmak için onlarla ortaklık kurduk," dedi.
Filmin
hikayesi inanç öğeleri taşısa da herkese hitap eden bir hikaye.
"Hikayelerimizin
hepsinde evrensel olarak ilişkilendirilebilen şey, bunun bir umut dalgası
olmasıdır. Dolayısıyla, neye inandığınız önemli değil, bu, 'İçeri girdiğinizden
daha iyi hissetmenizi istiyoruz. Ayağa kalkmanızı ve binadan çıkarken bir fark
yaratmak istemenizi istiyoruz' demek için kapıda bir davettir," dedi
Erwin.
Erwin,
bu umudun "çok karşı-kültürel" olduğunu söyledi.
"Bence
bu hikaye bunu yüksek sesle ve gururla anlatıyor. Ve insanların nezaketin
gerçekten de alışılmışın dışında bir şey olarak kullanılması vizyonunu
yakalaması arzusu var," dedi Erwin.
Erwin,
bu film yapımcıları grubuna ek olarak başka bir dinamiğin daha yaşandığını
düşünüyor.
Erwin,
"İzleyiciler biletlerinin ve seslerinin gücünün farkına varıyor,"
dedi. "Bunu desteklediklerinde, stüdyoda daha iyi ve daha iyi yetenekler
elde etmemiz için para yatırmak üzere birçok şeyin başlaması için kapı
açılıyor. Artık inançlı olsun ya da olmasın, inanç filmleri yapmaktan korkmayan
birçok oyuncumuz var. Türden korkmuyorlar."
Meşru
film yıldızları inanç filmleri çekiyorlar ve "bunun için özür
dilemiyorlar."
"Hollywood'un
süper kahraman filmlerine o kadar uzun süre güvendiği bir an olduğunu
düşünüyorum ki, aniden süper kahraman filmleri şu anda gerçekten işe yaramıyor.
Ve sonuç olarak, yatırım yapacakları yeni izleyicilere doğru
yöneliyorlar," dedi Erwin. "Daha önce hiç olmadığı kadar inanca
yatırım yapıyorlar."
"Sıradan
Melekler" inançlı insanlara yönelik bir inanç filmi değil, herkesin
izleyebileceği bir film.
Yorumları
Görüntüle
Downes,
"Herkes için erişilebilir, inancınız ne olursa olsun," dedi. "Bu
filmdeki temalar evrenseldir. Bir araya gelebilmek için, 'Sıradan Melekler'
başlığını bu yüzden seviyorum."
Sharon
bir kuaför. Ed çatılarda çalışıyor. Downes, "Bunlar sadece ilişki
kurabildiğimiz işler ve ilişki kurabildiğimiz insanlar ve kendilerini
olağanüstü bir dizi koşulda bulmaları ve birbirlerini gerçekten tanımamaları,
ancak daha sonra bu tek aileye yardım edebilmek için bir araya gelmeleri ve bunun
da tüm bir topluluğa yardım etmesi," dedi.
Gunn,
bu hikayenin 30 yıl önce yaşanmış olmasının ve şimdi dünyanın dört bir yanında
milyonlarca insanın filmi izleyecek olmasının ne kadar inanılmaz olduğunu
belirtti.
"Bu,
bu tohumları ekmenin, yıllar sonra bile, birisini ne kadar etkilediğinizi
bilmeseniz bile, inanılmaz meyveler verebileceğini gösteriyor."
https://www.deseret.com/entertainment/2024/2/17/24075066/ordinary-angels-andy-erwin-jon-gunn/
Ordinary Angels çok etkileyici, soluk soluğa bir filmdi. Filmde insanların bir amaç uğruna dayanışması ve mücadelesi, dünyada hala iyi insanların var olduğunu hatırlatıyor. Bende bıraktığı his; Asla pes etme, her zaman umut var. Ve ORGAN BAĞIŞI HAYAT KURTARIR.
YanıtlaSil