25 Nisan 2015 Cumartesi

KİRPİLER BAŞARDIYSA BİZLER de YAPABİLİRİZ

Bu yazıma kısacık bir masalla başlamak istedim. Çocuklarımıza anlatılacak türden bir öyküsü var. 
Sonundaki ders ise bizim için oldukça anlamlı. Üstelik son zamanlarda birbirimize karşı gösterdiğimiz tahammülsüzlükleri düşünecek olursak. Zeki ve akıllı varlıklar olarak çok daha olumlu ve iyi düşüncelere sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü tek başına değil; BİR ve BÜTÜN olduğumuzda gerçek mutluluğu buluyoruz; öyle değil mi?

‘’Gökler ve yerler; anlayan kişiye hep sözdür.’’ diyor Mevlana. Yeter ki FARKINDALIKla ve SEVGİ ile bakmasını ve yararlanmasını bilelim.

Masalımız şöyle;

‘’Buzul çağında çok sayıda hayvan soğuk yüzünden ölüp gidiyormuş. Kirpiler bu zor şartlarla baş edebilmek amacıyla sürüler halinde toplanmaya karar vermişler. Böylece hem ısınıyor hem de başkalarından korunuyorlarmış. Ama sırtlarındaki dikenler yanlarındaki dostlarına batıyormuş. Üstelik tam da ısınmalarını sağlayan dostlarına. İşte bu yüzden birbirlerinden uzaklaşmaya karar vermişler. Ve yine aynı son karşılamış onları. Zorlu çetin yaşam koşulunda birçoğu donarak ölmeye başlamış.

Hemen bir seçim yapmaları gerekiyormuş. Ya yeryüzünden silinip gideceklermiş ya da dostlarının dikenlerine katlanacaklarmış.

Doğru kararı vererek yeniden bir araya gelmişler. Başkasının ısısından vazgeçemeyecekleri için; yakınlaşmanın açabileceği küçük yaralara katlanıp; BİRLİKTE uyum içinde yaşamayı öğrenmişler. Ve böylece nesillerinin devamını sağlamış, beraberce hayata tutunmuşlar.’’

Bu satırlara ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun ‘Aldatmak’ isimli son romanında denk gelmiştim. Okuduğum anda kirpileri düşünmeden edemedim. Onların yaptıklarını alkışlarken; bizlerin vurdumduymazlığına ve bencilliğine hayıflandığımı itiraf etmeliyim.

Kirpiler doğanın en ilginç hayvanlarından bir tanesi. Korunma amaçlı sırtlarını kaplayan okları ile yaşam mücadelesi veriyor onlar da. Yavruları ise inanılmaz sevimli. Hepimiz biliriz üstelik kirpilerin yavrularını ‘Pamuğum’ diye sevdiğini. Doğumdan sadece birkaç saat sonra çıkıyor dikenleri. Tehlikelere karşı en büyük silahları onların.  

Bu dikenlerin her biri değişikliğe uğramış birer kıl aslında. Dikenlerinin uzunlukları 2-3 cm. arasında. Sayısı ise yaşlarıyla orantılı olarak yaklaşık 6000 civarında. İçlerinde bölümler ve hava boşlukları olduğu için de hafif. Kirpiler korktuklarında ya da tehlike anında vücudunu yuvarlıyor ve aniden bir diken topuna dönüşebiliyorlar. Bazı türleri, tehlike anında sırtlarındaki dikeni fırlatabiliyor üstelik.

Kaynaklar sadece Malaya kirpisinin dikensiz olduğunu belirtiyor.

Ömürleri 18 yıl civarında. Kocaman evrende çok küçükler aslında. Boyları 13 cm. ile 30 cm. arasında değişiyor. İşitme ve koku alma duyuları fazlasıyla gelişmiş.

Memeliler. Kemirgenler. Özgür yaşamayı seviyorlar. Gündüz değil geceleri hareket halindeler.  

Zehirlere karşı inanılmaz derecede dayanıklılar.

Koşuyor, tırmanıyor ve hatta yüzebiliyorlar. Hemen her bölgede yaşıyorlar. En çok nemli bölgeleri seviyorlar. Aşırı soğukta olanlar kış uykusuna, çöllerdeki türleri ise yaz uykusuna yatıyor.

Solucan, hamam böceği, çok zehirli böcekler, kurbağa, fare ve yılanları kolaylıkla avlayıp yiyorlar. Çok mecbur kalırlarsa da bitkilerden destek alıyorlar. En büyük düşmanları ise tilkiler.

Dünyanın koskocaman yüzeyinde, minicik yapıları ile hayata tutunma yolunu bizlerden çok daha iyi bilen kirpileri unutmayalım olmaz mı?

Şartlar ne kadar zor olsa da, birbirimize dikenlerimiz batsa da; UYUMLA YAŞAMANIN bir yolu olmalı. Ben inanıyorum ki bu yolda sevgimizi kullanacak, sevgimizle dikenleri törpüleyecek ya da görmezden gelecek kadar akıllıyız. Ne dersiniz başarabilir miyiz?

‘’Bütün canlılar şiddet karşısında titrer. Hepsi ölümden korkar. Hepsi hayatı sever. Kendinizi onlarda görün. O zaman kimi incitebilirsiniz ki?’’ diyor Budizmin kurucusu Hintli Gotama Buda. 

Başka söze gerek var mı?

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

28. 03. 2015





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...