Bunun için iç bağları kuvvetli gibi görünen, sorgulamayan ve düşünmeyi sevmeyen bir grup kuruluyor. Kendilerini önemli ve güçlü hissetmek isteyen bireyler sayesinde sayıca çoğalırken; bu gruba katılmayanlar ötekileştiriliyor.
Dolayısıyla
tek bir hamle ile toplum karşıt gruplara bölünmüş oluyor.
Bir
süre sonra grup üyelerine hep beraber, her şeyi yapabilecekleri imajı veriliyor.
Böylece grubuna güvene kişinin yapacağı işlerde mantık aramasına mani olunuyor.
Araştırmacılar
böylesi bir ortamı yaratmanın diğer yolunu ise korku ve dehşet psikolojisine
bağlıyor.
Ortamı sürekli gergin tutmak, tehlike varmış gibi çatışmalar çıkarmak, olur olmaz insanları hedef göstermek, düşman yaratmak ve düşünmelerine engel olmak. Böylece mantıklı düşünmeden, içgüdüsel hareket etmelerine zemin hazırlanmış oluyor.
Bilim
insanlarının açıklamasına göre; bu topluluklar; R komplekslerine hitap eden
liderleri ile yaşamayı isteyerek kabul ediyor. Kendi hayatları zorluklar içinde
geçse de aldırmıyor. Yapamadıklarını yapan liderlerinin peşinden hiç düşünmeden
gidiyor. Geleceğe odaklanmak yerine geçmişle yaşamayı seçiyor.
Düşünmeyen, sorgulamayan kitlelerin sayıca çoğalması ne yazık ki toplumun gelişme hızını engelliyor. Dünya ülkeleri bilimin ışığında her gün yeni bir buluşla insanlığa katkı sağlarken; onlar adeta bir yalan dünyasında yaşıyor. Düşünenleri, gelişmek için çaba gösterenleri adeta yok sayıyor, dışlıyor.
Musevi
kökenli Alman düşünür ve toplum bilimci Max Horkheimer bu durumu ‘kitlesel akıl
tutulması’ olarak açıklıyor.
Tüm
bunları mantık süzgecinden geçirip anlamaya çalışmak oldukça zor.
Yanıtsız
kalan pek çok soru da cabası.
Tam
yeri gelmişken hayatımızın bir başka önemli gerçeğine iki satırla da olsa değinmeden
geçmek olmaz.
O
da pazarlama çalışmalarında eski beyni hedefleyerek daha başarılı sonuçların
elde edilmesi gerçeği.
Bu amaçla zıtlıklara başvuran, ilgi uyandıracak, kısa, basit, net mesajlar veren, benmerkezci dil kullanan, görsel uyarıları ağırlıkta olan ve duygulara hitap eden reklamlarla toplumun ilgisi yönlendiriliyor. Özellikle karar vermemizdeki en güçlü faktörlerden biri olan korku duygusuna yönelik yapılan pazarlama stratejileri de cabası.
Maalesef
dünyanın en önemli şirketleri dahi bu yöntemleri kullanarak satış rekorları
kırmanın ve pazar paylarını artırmanın peşinde.
Sonuçta
unutmamak gerekiyor ki, her şey her şeyi etkiliyor. En çok da beynimizi. Üstelik
hal böyleyken; öngörülemeyen sorunlar çağına koşar adım gidiyoruz hepimiz.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
18.06.2023
Kaynaklar:
https://medium.com; https://www.martidergisi.com; https://www.herkesebilimteknoloji.com; https://www.brandingturkiye.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder