10 Mart 2022 Perşembe

TURNA KUŞU HAVALANDI (1/2)

Genellikle sazlık içeren sulak alanlarda yaşayan özel bir kuş turnalar.

Uzun bacakları, zarif uzun boynu ile doğanın eşsiz güzelliğinden sadece bir tanesi. Gri gövdesine inat uzanan siyah başı, uzun gagası ve şeritli siyah boynu ile doğada fark edilmemesi mümkün değil.

Dünyanın pek çok yerinde farklı türleri var.

Çoğu ülke kültüründe farklı anlamlar taşırken; güzel Anadolu toprağında hem bereket hem de sıla ve özlem sembolü olmuş yıllarca.

Tüm bunların yanında dünyamız için önem taşıyan bir anlamı var ki; insanların acımasızlığına şahit olduğumuz şu zor günlerde yeniden hatırlayalım istedim.

Barış için attığımız sessiz çığlıklarımız belki biraz olsun yerini bulur.

Şimdi gelin beraberce Japonya’ya gidelim.

1943-1955 yılları arasında yaşayan küçük Japon kızı Sadako Sasaki’nin yaşam öyküsünü kucaklamaya hazır mısınız?

1939 yılında başlayıp 1945 yılına kadar acımasız bir şekilde süren İkinci Dünya Savaşı, insanlık tarihindeki en ölümcül küresel savaş olarak tarih sayfalarında yer alır.

Dünya; yaşanan kayıpların, yıkımların, ayrılıkların, acıların izlerini uzun süre üzerinden atamaz maalesef.

1945 yılında savaşa son noktayı koymak amacı ile Amerika Birleşik Devletleri tarafından Hiroşima’ya atom bombası atıldığında bizim küçük kahramanımız henüz 2 yaşındadır.

Hiroşima’daki evlerinde olanca saflığı ile etrafına gülümserken, sadece 2 km uzağına düşen atom bombası ile tüm dünyası kararır. Kulakları sağır eden ses, deprem benzeri sarsıntı ardından başlayan yangın ve yıkımlarla hayat ona en zor dersini verir; diğer pek çok akranı gibi.

Küçük Sadako ve ailesi patlamanın olduğu o gün hiç yara almadan kurtulur ve oradan kaçar. Sonradan yaşayacakları sorunlardan habersiz; o kaos ortamından hep beraber kurtuldukları için kendilerini şanslı hisseder.

Aradan yıllar geçer.

Sadako büyür, okula başlar.

Çalışkan, ilgili, azimli yapısı ve sevgi dolu yüreği ile arkadaşları arasında hep sevilen bir öğrenci olur.

Yıllar yıllara eklendikçe savaşın o kötü izleri kaybolmaya başlar ya da açılmamak üzere kapalı kutulara saklanır.

12 yaşına geldiğinde boynunda ve kulaklarının arkasındaki hissedilen şişliklere bir anlam veremezken; birkaç hafta sonra bedeninde yaralar ve lekeler oluşmaya başlar. Gittikleri doktorların tanısı lösemi olur. Gelin görün ki Sadako tek değildir.

Atom bombasının yaydığı yoğun radyasyona maruz kalan çocuklar aradan geçen zaman zarfında, hayatlarına kast eden bu ölümcül hastalıkla tek tek tanışır.

Özellikle tarih 1950’yi gösterdiğinde hasta çocukların sayısı çığ gibi artar. Hastaneler dolar taşar.

İşte o hastanelerin birinde kalan Sadako’nun durumu maalesef ümitsizdir. Doktorları sayılı günlerden bahsederken; onlara inat küçük kız hayata tutunur; koridorlarda gülümseyerek dolaşır; diğer hastalara yardım eder.

Koğuşların birinde yatan ve kendisi gibi kanser hastası olan 80 yaşındaki kadını ise hepsinden çok sever. Zamanının çoğunu onun yanında sohbet ederek geçirir.

Bu sohbetlerin birinde; yaşlı kadından eski bir Japon efsanesi duyar ve tüm masumiyeti ile o efsaneye inanır.

Umutla kocaman gülümser ve efsanenin gerçekleşmesi için çalışmaya koyulur. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

05.03.2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...