"İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve önyargıyla çarpışmaya mahkum. Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.
Bilimin
açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve
yönetiyor. Evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve
henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı.
Bu
evrensel güç SEVGİdir.
Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular.
Sevgi
ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan.
Sevgi
yer çekimidir, çünkü insanların birbirine çekim hissettirmelerini sağlar.
Sevgi
kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır ve insanlığın kör bencilliklerinde
tükenmesine engel olur.
Sevgi
için yaşarız ve ölürüz.
Sevgi
Tanrıdır ve Tanrı sevgidir.
Bu
güç her şeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim çok uzun süredir göz ardı
ettiğimiz bir çelişkidir. Çünkü belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle
kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz.
Sevgiye
görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme
yaptım.
Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılacak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz: sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.
İnsanlığın
evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol
etmekteki başarısızlığından sonra kendimizi başka çeşit bir enerjiyle
beslememiz zorunludur.
Eğer
türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız
gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak
istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.
Belki
bir sevgi bombası, gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği
tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz, yapmaya hazır değiliz.
Buna
rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir
jeneratörü var.
Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl; sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz; çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır.
Bütün
hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim
için çok derin bir PİŞMANLIK duyuyorum.
Belki
artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem
gerekiyor: seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim.
Baban
Albert Einstein.’’
Kızının
bu mektubu okuyunca neler hissettiğini, yüreğinde yıllar boyunca kopan
fırtınaları dindirip dindiremediğini; acı ve üzüntü dolu hayatını
anlayabilmemiz elbette mümkün değil.
Babasını
affedip affetmediği ise tam bir muamma.
Ünlü
dâhinin varlığını dahi ret ettiği kızıdır sonuçta. Üstelik duygusal zekası son
derece kuvvetli bir babadan bahsediyoruz.
Döneminin yıllar sonrasını düşünebilen böyle bir babanın kızı acaba nasıl yetişti?
Zeka
genlerini aldı mı?
Nasıl
bir eğitim gördü?
Bunların
yanıtları ne yazık ki tarihin notlarında yok.
Gelin
görün ki ortadaki gerçekler verilen bazı kararları açıklar gibi. Üniversite
yıllarında birbirini çok seven Albert ile kendisinden dört yaş büyük Mileva’nın,
zeki oğlunun geleceğini mahvedeceğine inanan bir annenin itirazlarına
direnirken; evlilik dışı hamilelik skandalı ile karşı karşıya kalmalarını
unutmamak gerekiyor.
Bir
yönüyle dünyaya mal olmuş bir dahi, diğer yönüyle bir eş ve baba. Sevdiği
kadınlar, ilişkileri, sorunlarla mücadele eden çocukları ile bir bütün aslında
Albert Einstein.
Onun
da hepimiz gibi doğruları ve yanlışları oldu mutlaka.
Hayatım
boyunca sevgiyi önemseyen ve sevginin paylaşıldıkça çoğaldığına inanan birisi
olarak; her bir satırda ayrı ayrı düşündüm.
Bir insanın dünya çapında bir dahi olsa da hatalar yapabileceğini, fizik ve matematik problemlerini kolayca çözebildiği halde duygularını önemsemediğini, anlaşılamamanın verdiği üzüntüyü, hayatı boyunca verdiği kararların arkasında dururken hissettiği içsel pişmanlığını, kendisine ördüğü kalın duvarları hissediyor bir şekilde.
En
sonunda ise elde tek değerli şey kalıyor.
SEVGİ.
Sevginin
yaydığı o büyülü enerjinin önce kendi içimizi, sonra çevremizdekileri, ülkemizi
ve dünyamızı bir an önce kaplaması dileğimle.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
29.10.2024
Kaynaklar:
https://www.finansgundem.com; https://tr.wikipedia.org; https://eksiseyler.com; https://www.bbc.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder