Aşkın ilk kurtuluş durağı Zenginliğin ışıl ışıl parlayan, ihtişamlı kocaman teknesi olur. Ancak Zenginlik teknesinin tıka basa dolu olduğunu belirterek onu kabul etmez.
İkinci
durağında Kibir gözüne ilişir aşkın. Biraz da utanarak ondan yardım ister.
Kibir üzerinden sular süzülen, acınası haldeki aşkın teknesini mahvedeceğini
söyleyerek yanından alelacele uzaklaşır.
Tam
bu sırada yanından geçen Üzüntü’yü fark eder. Hemen ona çağrıda bulunur. Üzüntü
kendi derinliklerine öyle dalmıştır ki teknesinde yalnız kalmayı tercih eder.
Giderek
ümidi azalan ve paniklemeye başlayan aşk bu sefer umutla Mutluluğun teknesine
tutunur. Kalbi yerinden çıkacak kadar hızla atan Mutluluk, yüzündeki kocaman
tebessümü ve kendisi ile o kadar meşguldür ki Aşk’ı duymaz bile.
O anda Acı’nın teknesi ilişir gözüne. Olanca gücüyle bağırır ve Acı’dan yardım ister. Maalesef Acı da kendi derdine öylesine saplanıp kalmıştır ki başı önünde aşkın yanından sessizce geçip gider.
Neredeyse
hiçbir duygunun kendisine yardım etmeyeceğini ve hepsinin kendince haklı
sebepleri olduğunu düşünen Aşk mahzunlaşır. Gözlerinden süzülen yaşlara mani olamazken
arkasından gelen bir sesle irkilir.
Kendinden
daha yaşlı bir duygudur seslenen ve elini uzatan. Sonunda diğer duygular gibi
kurtulacağına olan inancı ile kim olduğunu sormadığı duygunun teknesine atıverir
kendisini.
Uçsuz
bucaksız mavilikler içinde aldıkları yol, kara göründüğünde biter. Tüm duygular
teknelerini kıyıya çeker. İçlerinden sadece o yardımsever yaşlı duygu, Aşk’ı
indirip yoluna devam eder.
İşte o zaman Aşk hangi duygunun teknesiyle kendisine yardıma koştuğunu sormadığını fark eder.
Kıyıdan
hayli uzakta kendisini izleyen Bilgi’ye koşarak sorar.
Aldığı
yanıt ise kendisini kimselere yeterince anlatamamaktan şikayetçi olan yanına
adeta bir ilaç gibi gelir. Çünkü kendisine yardım elini uzatan; kimselerin
tutamadığı; Zaman’dır.
Diğer
duygular arasında belki de büyüklüğünü ve mutlaka yaşanılması gerektiğini
düşündüğümüz aşkın değerinin ancak zamanla anlaşılması boşuna değil.
İşte
buradan hareketle bir insanı içtenlikle dinlemek, gerçekten duymak, sessizce
yanında olurken ve kimseler ona inanmazken AŞK ile inanmak muhteşem bir duygu.
Yaşamımızı
zenginleştiren tüm içsel değerlerimiz kıymetli elbette. Ama AŞK hepsinden bir
adım ötede bana göre.
Aşkla yaşamak, her şeyi aşkla kucaklayabilmek bambaşka bir his. Üstelik bunu sadece kendimize değil başkalarının hayatları için de yapabiliyorsak.
Tıpkı
‘’Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli
kılan." diyen Nobel Edebiyat Ödüllü oyun yazarı Bernard Shaw’ın dediği
gibi.
Yaşamımızı
keyif almayı değerli hale getiren ve ‘’Ben sana AŞK ile İNANIRIM.’’
diyenlerimiz çokça olsun.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
11.05.2021
Kaynaklar:
http://www.gazetevatan.com;
https://kaosgl.org; https://www.fullhdfilmizlesene.com/film/onca-yoksulluk-varken; https://www.youtube.com/watch?v=imjSm7FNmwE.
Şahane bir yazı Belginciğim. Gönülden kutluyorum, Ellerine, kalemine ve gönlüne sağlık.
YanıtlaSilZenginlik, Kibir, Üzüntü, Mutluluk ve Acı, Aşk’ı anlayamamış ve ihtiyacına karşılık vermemiş. Peki Aşk yolda Sevgi ile karşılaşsaydı, aralarındaki duygu geçişi nasıl olurdu?
Şöyle bir sorunun yanıtını da merak ettin: “Acaba, Aşk, Sevgi’yi görmemezlikten gelir miydi?”
Sevgilerimle…