1 Aralık 2016 Perşembe

SORUN DA NEYMİŞ (1/3)

Eğer üstesinden gelebiliyorsak aslında her sorun, her dezavantaj MUHTEŞEM bir yaşam biçimine dönüşebiliyor.

Bunun iki canlı örneği bu yazımızın misafirleri.

İlk kahramanımız Nick Vujicic.

Hayatını, azmini, yaşama bakışını okuduğunuzda benim gibi çok seveceksiniz eminim ki. İnsan onun hakkında bilgi sahibi oldukça eksiklerini görmüyor. Tam tersine yaşama bakışından etkilenmek, feyz almak istiyor.

Gelin bunun için onun yaşadığı yere, Avustralya’ya gidelim.

Oldukça yakışıklı bir erkek var karşımızda.

Gencecik.

Doğuştan ‘tetra-amelia’ hastalığına sahip. Dünya genelinde nadir olarak görülen bir genetik bozukluk bu hastalık.

Adeta yarım olarak dünyaya gelmek gibi.

Kollar, bacaklar dolayısıyla eller ve ayaklar yok. Buna ek olarak zarar gören iç organlar da cabası. Elbette kişiden kişiye seyri değişim gösteriyor.

Bizim kahramanımızın şansına iki parmağı olan minicik bir sağ ayak bedenine eşlik ediyor. Ve eğer izlerseniz videolarında bunu nasıl maharetle kullandığına şaşıracağınızı biliyorum.

İşte karşınızda dünyanın her bir köşesine gidip konferanslar veren, dinleyenlere MORAL aşılayan Nick.

Mutsuzluk sadece çocukluk dönemlerinde kapısını çalmış. Ardından hepimize örnek olacak bir yaşama yelken açmış.

Ne olmayan bacaklarına, ne kollarına ne de ellerine kafasını takmamış.

Hep gülümsüyor.

Yakışıklılığının gerçek sebebi de gözlerindeki o yaşam ışıltısı bence. 
Kendisine öyle çok yakışıyor ki.

Satış rekorları kıran kitaplar yazıyor, DVD ve videolar hazırlıyor. Kendisini kucaklamak isteyenlere olmayan koluyla sarılıyor. Kalp gözünüzü okşuyor. Kendisini çağıran hangi ülke olursa olsun; uzak, yakın; hiç düşünmeden adeta koşuyor. Bir insanın elinden tutabilmeyi dileyerek hem de.

Kendisiyle barışık bu genç adam 1982 doğumlu. Avustralya’da doğmuş ama Sırp asıllı.

Henüz çocukken, herkesten farklı olduğunu keşfettiğinde; hele hele okul arkadaşları kendisiyle alay ettiğinde ağır bir bunalım yaşar.

Hangi çocuk minicikken intiharı düşünür ki?

Ama Nick henüz 8 yaşındayken düşünür. Üstelik dener. Başaramaz. İki yıl sonra; yeniden depreşen ağır duygu yumağı altında öyle ezilir ki; bir daha dener. 

Ancak ailesinin sevgisi hepsinin üstündedir. Ve son anda yüreğinden tutan, engel olan da bu derin sevgi olur. Bir gün annesinin okuttuğu bir makale ile hayata bakışı tamamen değiştir. Engellerine rağmen hayata tutunan bir adamla ilgilidir annesinin önüne koyduğu ve onun bir solukta okuduğu yazı. (devamı çarpıcı yaşamı ile 2/3’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

02.11.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...