Eğer
üstesinden gelebiliyorsak aslında her sorun, her dezavantaj MUHTEŞEM bir yaşam
biçimine dönüşebiliyor.
Bunun
iki canlı örneği bu yazımızın misafirleri.
İlk
kahramanımız Nick Vujicic.
Hayatını,
azmini, yaşama bakışını okuduğunuzda benim gibi çok seveceksiniz eminim ki.
İnsan onun hakkında bilgi sahibi oldukça eksiklerini görmüyor. Tam tersine
yaşama bakışından etkilenmek, feyz almak istiyor.
Gelin
bunun için onun yaşadığı yere, Avustralya’ya gidelim.
Oldukça
yakışıklı bir erkek var karşımızda.
Gencecik.
Doğuştan
‘tetra-amelia’ hastalığına sahip. Dünya genelinde nadir olarak görülen bir
genetik bozukluk bu hastalık.
Adeta
yarım olarak dünyaya gelmek gibi.
Kollar,
bacaklar dolayısıyla eller ve ayaklar yok. Buna ek olarak zarar gören iç
organlar da cabası. Elbette kişiden kişiye seyri değişim gösteriyor.
Bizim
kahramanımızın şansına iki parmağı olan minicik bir sağ ayak bedenine eşlik
ediyor. Ve eğer izlerseniz videolarında bunu nasıl maharetle kullandığına
şaşıracağınızı biliyorum.
İşte
karşınızda dünyanın her bir köşesine gidip konferanslar veren, dinleyenlere
MORAL aşılayan Nick.
Mutsuzluk
sadece çocukluk dönemlerinde kapısını çalmış. Ardından hepimize örnek olacak
bir yaşama yelken açmış.
Ne
olmayan bacaklarına, ne kollarına ne de ellerine kafasını takmamış.
Hep
gülümsüyor.
Yakışıklılığının
gerçek sebebi de gözlerindeki o yaşam ışıltısı bence.
Kendisine öyle çok
yakışıyor ki.
Satış
rekorları kıran kitaplar yazıyor, DVD ve videolar hazırlıyor. Kendisini
kucaklamak isteyenlere olmayan koluyla sarılıyor. Kalp gözünüzü okşuyor.
Kendisini çağıran hangi ülke olursa olsun; uzak, yakın; hiç düşünmeden adeta
koşuyor. Bir insanın elinden tutabilmeyi dileyerek hem de.
Kendisiyle
barışık bu genç adam 1982 doğumlu. Avustralya’da doğmuş ama Sırp asıllı.
Henüz
çocukken, herkesten farklı olduğunu keşfettiğinde; hele hele okul arkadaşları
kendisiyle alay ettiğinde ağır bir bunalım yaşar.
Hangi
çocuk minicikken intiharı düşünür ki?
Ama
Nick henüz 8 yaşındayken düşünür. Üstelik dener. Başaramaz. İki yıl sonra;
yeniden depreşen ağır duygu yumağı altında öyle ezilir ki; bir daha dener.
Ancak
ailesinin sevgisi hepsinin üstündedir. Ve son anda yüreğinden tutan, engel olan
da bu derin sevgi olur. Bir gün annesinin okuttuğu bir makale ile hayata bakışı
tamamen değiştir. Engellerine rağmen hayata tutunan bir adamla ilgilidir
annesinin önüne koyduğu ve onun bir solukta okuduğu yazı. (devamı çarpıcı yaşamı ile 2/3’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
02.11.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder