Neden
mi?
Gelin
onun hayatına tanık olalım ve görelim nedenini.
Bundan
yaklaşık 1600 yıl kadar önceye gidiyoruz şimdi.
Rotamızı
Mısır-İskenderiye’ye çevirdik.
Kahramanımız
bir KADIN.
Aslen
Yunanlı.
370
ile 415 yılları arasında yaşamış bir efsane adeta.
İsmi
HYPATIA.
Döneminin
en alımlı ve güzel kadınlarından bir tanesi.
Ancak
bundan çok daha önemli bir özelliği var. Zeki ve çok çalışkan.
Matematikçi.
Gökbilimci.
Filozof.
Cesareti
ile adeta erkeklere meydan okuyor.
O
yıllarda matematik, felsefe ve astronomi derslerinin aranan hocası. Paylaştıklarını
dinlemek için dünyanın dört bir yanından gelen pek çok öğrencisi var.
Doğaya
aşık. İnsan sevgisi ile dolu bir kalp taşıyor. Tüm doğa olaylarını; mantık,
matematik ve deney ile açıklama sevdalısı.
Zamanında
Platon, Aristo ve Plotinus'dan dersler almış.
Kısacası
her yönüyle dolu dolu bir kadın.
Ölümü
ise son derece trajik.
Hakkında
çıkarılan asılsız dedikodularla ‘iffetsiz ve günahkar’ olarak nitelendirilmiş.
Ve kısa süre içinde, bir Hristiyan çetesi tarafından olmadık işkencelerle;
kadınlık onuru zedelenerek, aşağılanarak, taşlanarak ardından da ateşte
yakılarak öldürülmüş.
Şimdi
tarih sayfaları ağlamasın da ne yapsın?
Atina’da
başlayan yaşamı, yine orada aldığı eğitim sonrası; İskenderiye’de babasıyla
beraber devam eder. O dönemlerde Büyük İskender’in kurduğu İskenderiye; limanları,
bilginleri, kültür merkezi, dev kütüphanesi ve üniversitesiyle; hem ticaretin hem
de kültürün ve eğitimin merkeziydi.
Babasının
başkalığını yaptığı İskenderiye Kütüphanesi'ndeki Platon Okulu'nda hocalık yapmaya
başladığında, ondan mutlusu yoktur. Matematik, felsefe ve astromi derslerini
keyifle verir. Hristiyan, Pagan ve Musevi gibi değişik inançlara sahip
öğrencilerine; Platon ve Aristo'nun öğretilerini kazandırma telaşındadır;
zarafetini ışıklandıran zekasıyla.
Maalesef
geçen zaman içinde bu ünlü kentin dokusu değişmeye başlar. Hıristiyanlık resmi
din olarak kabul edilir. Farklı inançlarla çatışmalar alevlenir. Cinayetler
birbiri ardına işlenirken; Hypatia insanlık adına üzgündür. Tüm bu yaşananlara
inat; kendisini araştırmalarına verir. Dünyanın, güneşin, gezegenlerin hareketlerini
yeniden hesap eder. Matematik üzerine yazılan eserlerde yorum ve düzenlemeler
yapar. Hiç boş durmaz.
Ancak
taşkınlıklar giderek önlenemez şekilde artar. Değerli kitaplar parçalanmaya, heykeller
yıkılmaya başlar. Düzenlenen kanlı saldırılarda bilim adamları ve yüzyılların
bilimsel birikimi yok edilir. İşte çok sevdiği babasını da böyle bir olayda kaybeder
Hypatia.
Artık
hayatta yapayalnızdır.
Şahit
olduğu acı bir kaos ortamından başka bir şey değildir. Yine de cesur bir
şekilde amaçları doğrultusunda, sadece çalışmaya adar kendisini.
Gelin
görün ki; kadının asla erkekle eşit olamayacağı, akıl veremeyeceği, toplumda
önde olamayacağı tezleriyle; ilk hedef gösterilenlerden birisi olur kısa
sürede.
Galeyana gelen halkın önünde bilgisi ve zarafetiyle kendisini savunmak
istese de yapamaz.
Bazı
Hristiyan grupları tarafından erdem ve iffetin sembolü olarak kabul edilen
Hypatia; ne acıdır ki bir kısım çete tarafından dinsizlikle suçlanır. Akabinde
de evinin önünden kaçırılır. Ardından da düzenlenen tüyler ürpertici ölüm
fermanı; toplumun önünde, öfkeli bir grup tarafından adım adım
gerçekleştirilir.
Böylece
ışıldayan bir zekayı kaybeder dünya.
Ona ait
her şey yok edildiği için; günümüze ulaşan eseri yok maalesef.
Gök
cisimlerinin sınıflandırılmasında, hidrometre'nin bulunmasında, sıvıların
yoğunluk derecesinin belirlenmesinde ve daha birçok konuda etkili dokunuşları
olduğunu ise hepimiz biliyoruz.
Gencecik
yaşında hayatı elinden alınmasaydı kim bilir insanlığa daha neler
kazandıracaktı?
Onun
anısına; 1893 yılında ismiyle sahnelenen bir oyun ve 2009 yılında İspanya’da
çekilen ‘Agora’ isimli bir film var.
Hypatia
hayatı, hayattaki duruşu, zekası, çalışkanlığı ve eserleriyle unutulmaz
kadınlar arasındaki yerini çoktan almış.
Sizce
de öyle değil mi?
Bilime
ve kadınlığa katkılarından dolayı bize düşen ise, kocaman bir alkış olsun
istedim; şimdi bu satırlar vasıtasıyla.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
11.10.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder