İnsan olarak belki de en büyük yanlışımız her şeyin sahibi olmaya çalışmak.
Aslında
daha da kötüsü bu hareketimizin yanlış olduğunu düşünmüyor olmamız.
Zamana
karşı yarışta koşarken farkında dahi olmamamız.
Dünyaya
sahip olma dürtüsü öylesine iliklerimize işlemiş ki dur durak bilmiyoruz.
Neredeyse bir tür bağımlı hale gelmişiz. Hep daha çok istiyoruz. Sanki her
şeyimiz yeterlisinden daha çok olunca daha çok mutlu olacakmışız gibi.
Oysaki
sadelik, her şeyden yeterince olması en büyük saadet. Çünkü ne kadar çok
eşyamız, ne kadar çok evimiz, arabamız varsa dertleri de beraberinde geliyor.
Bu
şeffaf bir tuzak bence. Bu nedenle göremiyor, farkına varmıyoruz belki de.
Tıpkı
maymun tuzağındaki gibi.
Asya’da
özellikle Hindistan’da maymunları yakalamak için bir tuzak kurulur.
Bunun için bir hindistan cevizi alınır. İçi güzelce oyulurken altına ince bir yarık açılır.
Ardından
iple bir ağaca bağlanır ve içine maymunun sevdiği tatlı bir yiyecek konur.
Hindistan
cevizinin altına gelen ve yarıktan sevdiği yiyeceğin kokusunu alan maymun;
elini açık olarak dar yarıktan içeriye sokar.
Artık
yiyecek avucunun içindedir. Sımsıkı kavrar. Bu güzel yiyeceği midesine
indirmesine çok az kalmıştır.
Ama
o da nesi?
Avuçladığı
yiyecekle beraber maymun elini bir türlü yarıktan geçiremez. Sımsıkı tuttuğu
yiyeceği bırakmak istemez ama elini de hindistan cevizinden bir türlü
çıkaramaz.
Bu
arada gelen avcıları görünce kızar kendi kendine. Yakalanacağını bile bile
kaçmaz. Kaçamaz.
Halbuki
onu tutan bağlayan hiçbir şey yoktur ortada.
Kendi
bağımlılığından başka.
Elini
açsa, yiyeceği bıraksa özgür olarak avcılardan kurtulacakken yapmaz. Yiyeceği
bırakmak istemez. Bir anlamda açgözlülüğüne yenilir.
Kaynaklar
bu tuzaktan kurtulan çok az sayıda maymun olduğunu belirtiyor. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
18.09.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder