Denize, denizin rengine, kokusuna aşık birisi olarak yaşamlarını masmavi sularda geçiren göçebe kabilenin hayatını okumak beni oldukça etkiledi.
Onlar
‘Zamansız Yaşayanlar’, çünkü onlar için zaman kavramının hiçbir önemi yok.
Çoğu
kaç yaşında olduğunu bilmiyor.
Okuryazar
değiller.
Kendileri
dışında dünyada olan olayları pek umursamıyorlar.
Kabile
üyelerinin tek amacı içinde bulundukları o anı en güzel haliyle yaşamak.
Peki
başarıyorlar mı dersiniz?
Evet
hem de ilkel yaşam şartlarına inat hepsi çok mutlu.
İşte karşınızda Bajau Kabilesi.
Güneydoğu
Asya'da, çoğunlukla Filipinler'de yaşayan yerli etnik bir grup kendileri. Aralarında
yaşanan bir takım anlaşmazlıklar yüzünden Endonezya ve Malezya'ya göç eden üyeleri
de var.
Yapılan
araştırmalar toplam sayılarının yaklaşık bir milyon kadar olduğunu gösterir.
Bajau
kabilesi tam bir deniz göçebesi.
Araştırmalara
göre binlerce yıldır var olduğu tahmin ediliyor.
Her
biri inanılmaz kabiliyetlere sahip.
Suyla
adeta arkadaş olmuş gibiler.
Neredeyse
hayatlarının tamamı denizin içinde ve etrafında geçer.
Kabile
üyeleri denizin üzerine kurdukları yüzen evlerde yaşar.
Bir
yerlere giderken sandal kullanır, yine sandallarda alış veriş yaparlar. Böylece
Güneydoğu Asya denizlerini dolaşırlar.
Denizde
zıpkınla balık avlar, kabuklu deniz ürünleri ve süs eşyası yapmak için kullandıkları
siyah mercanları toplar; böylece hem geçinir hem de beslenirler.
Bu nedenle sürekli okyanusun tabanına inerler.
Neredeyse
gün içindeki çalışma sürelerinin yarıdan fazlasını denizin altında geçirirler.
En
önemli özellikleri; dalış yapan insanlardan farklı olarak, nefeslerini tutarak
70 metre derinliğe kadar dalıp su altında birkaç dakika kalmaları.
Dalış
alanındaki bu yetenekleri bilim insanlarını şaşırtırken; yanlarına sadece bir
çift tahta gözlük ve mızrak alarak deniz dibinde avlanmaları şaşkınlığı
katlıyor.
Normal
bir insana göre daha fazla suyun altında kalma yeteneklerini araştıran bilim
insanları; sebebini tam olarak açıklayamasa da bu özel becerinin genetik bir
mutasyon sayesinde oluştuğunda hemfikir.
Yani kabile üyelerinin suyla olan bu derin arkadaşlığı; DNA dizilimlerinde meydana gelen kalıcı değişim nedeniyle oluşan mutant genle mümkün.
Buna
ek olarak her biri suyun altında ayakta durma becerisine sahip.
Dolayısıyla
kabilenin bebekleri yürümeden yüzmeyi öğreniyor ve bu özellikler kendilerinden
çocuklarına geçiyor.
Onlarla
yapılan röportajlarda; kabile üyeleri suyun altında evlerinde gibi rahat hissettiklerini
söylüyor. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
15.08.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder