21 Ocak 2010 Perşembe

ÇİÇEKLER DİLE GELSEYDİ...




Renkleri, kokuları, zarif biçimleri ile gönlümüzü usulca okşayan çiçekler sevgiyi dile getirmenin en güzel yolu; insanın kendisiyle barışık olmasının en iyi göstergesidir. Bizi günlük sıkıntılarımızdan, bunalımlarımızdan alıp götüren, renkleri ile pembe-mavi bulutlarda gezinmemizi sağlayan, kokuları ile hayal dünyamızı zorlayan nadide canlılardır onlar. Her biri doğallığın cazibeli gülüşlerini,zarifliğin yapmacıkız biçimlerini, sevginin yalansız güzelliğini taşırlar kendi üzerlerinde. Her birinin kendine ait bir gizemi vardır aslında; gören gözlerle baktığınızda görebilirsiniz ancak. Lalenin mağrurluğu, hanımelinin zarifliği, gülün içtenliği, papatyanın samimiyeti, orkidenin erişilmezliği ve daha niceleri...


Kendisini seven, özen gösteren insanlara sevgisini sınırsızca harcar çiçekler. Siz sadece suyunu verirsiniz ama o rengi ve muhteşem kokusu ile size canını verir. Siz onunla konuşursanız öyle candan hisseder ki sevginizi, renkleri daha bir parlak, kokuları daha bir kalıcı olur. Siz ona bakmaz unutursanız küser hemen, ilgi bekler çünkü. İlgisizlik susuzluktan daha çok canını acıtır onların tıpkı insanlar gibi. Renkleri solmaya, tomurcukları açmadan kapanmaya, yaprakları solup sararmaya başlar.

Çiçekler gün olur aşkımızı simgeler, gün olur yasımızı gölgeler. Gün gelir hasta yatağımızda bizimle dertleşir, acımızı hafifletir, gün gelir yeni doğan bebeğimize arkadaş olur. Öyle anlamlı öyle sevgi doludurlar ki, mutluluğumuza mutluluk katarken acımızı unutturur masumluklarıyla. Bazı günler eşimizin elinde kahvaltı tepsisiyle yatağımıza gelir, bazı özel günlerde ise sevdiklerimiz tarafından tek tek ayaklarımızın altına serilir. Unutmamak, unutulmamak için saklanıp kurutulurlar...bazen okunan bir kitap sayfasında, bazen de bir hatıra defteri arasında, yıllarca anılarımızla.


Doğanın verdiği o eşsiz renk uyumunu, her birinin kendine özgü kokusunu ve böylesi güzelliklerin, bizlerin yaşamlarını daha da anlamlı ve yaşanılası hale getirmek için var olduğunu bilmek yaşama dört elle sarılmak için yeterli neden değil midir sizce? Baharın ılık güneşle ısıttığı yemyeşil çimenlerde biten yüzlerce beyaz papatyanın içimizi çoşturması bir yana, insanın hepsini bir anda kucaklayası gelir. Ya beton aralıklarda her şeye rağmen çıkmaya çalışan arsız minik renkli çiçeklere ne demeli. Bu arada çetin ortam şartlarına başkaldırıp, o zarif boynunu karların bembeyaz örtüsünü delerek çıkaran kardelenler...

İşte hepsi tek tek güzelliklerini bizlere sunmuşlar bekliyorlar. Sevginize daha da anlam katmak, “seni seviyorum” kelimesini sık kullanamasanız da yoğun duygu birikiminizi çekinmeden aktarmak, sevdiklerimizi hatırlamak ve size aynı mesajlarla geri dönmek için ...

Sevgiyle hayatınızda hep çiçeklerle kalın.
Belgin ERYAVUZ
12/05/2003

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...