
Bunun
için öncelikle dünyanın bu en mutlu insanının tavsiyelerine kulak vermeliyiz
bence.
İçsel
kontrol. Yani dış dünyayı kontrol etmekten vazgeçip, özümüze dönmek ve onu
kontrol etmek ilk adım.
Hayallerimizi
sımsıkı kucaklamak. Yani arzu ve isteklerimiz için çaba göstermemiz, üzerinde
çalışmamız gerekiyor.

Mutluluk
yolunda ilerlerken elde ettiğimiz keyfin bizi yorup tüketmesine, hatta
dağıtmasına izin vermemek de var sırada.
Maddiyattaki
zevklerin aldatıcı ve geçici mutluluk yaratmasına set çekmek ise diğer bir
önemli adım.
Sonuçta;
basit, son derece sade ama kaliteli yaşamda yakalayacağımız HUZUR ve TAMAMLANMA
hissi bizi mutluluğa taşıyacak. Bu sözler M. Ricard’a ait.
Duygularımıza
hakim olmak için bilinçli olmayı öğrenmemiz şart. Çünkü ancak o zaman duyguların
gelip geçici olduğunu; zihnimizin kontrolünü elimize aldığımızda, hepsinin
üstünde KENDİ ÖZÜMÜZ olduğunu anlayacağız.
Bunun
için de dingin kalmaya çalışmamız çok önemli. Hem de her türlü olumsuz şarta
rağmen.
Huzur
dolu yerlerde çokça vakit geçirmek, bizi gülümseten insanların yanımızda
olmasına izin vermek, farkındalıkla duygu ve düşünce akış dümenine sahip çıkmak
gerek.
Oysa
bizler, mutluluğu aradığımız halde ona sırt çeviriyoruz. Acı çekmek
istemediğimiz halde inatla ona doğru yürüyoruz.
Acaba
bazı duyguları birbirine mi karıştırıyoruz dersiniz?
Zevk
ile mutluluk farklı şeyler diyor M. Ricard. Zevk zamana, nesneye ve yere bağlı.
Mutluluk ise huzur ve tamamlanma hissine.
Unutmayalım
ki, her şeye sahip olmak, dış koşullara bağlı olmak demek.
Yani
mutluluğumuzu böyle sağlamışsak, o koşullardan sadece bir tanesi bile değişse
mutsuzluk kapımızı gümbür gümbür çalacak demek.
Koşullar
zorlasa da; iç huzur, iç kuvvet, iç özgürlük ve öz güveni korumamız elimizdeki
yaşam anahtarımız adeta.
Bunun
için bu değerli koşulları beslememiz lazım.
Zihnimize
iyi bakmalıyız. Onu ihtimamla tüm olumsuz duygulardan korumalı, duygu kontrolümüzü
elimizde tutmalıyız.
Öfke,
kin, nefret gibi bizi perişan eden duyguların bizi yönetmesine izin vermemeliyiz.

Saf
bilinç, saf farkındalık o kadar özel ki.
Tamamen
doğal onlar.
Hiçbir
şeyden etkilenmiyorlar. Ve hepimizde var. Özümüzde tohum halinde saklılar.
Yeter ki aşkla çatlatalım. Sevgiyle büyütelim. Özenle geliştirelim. Merhametle,
sabırla ve içtenlikle sunmasını bilelim.
ÖZÜMÜZE
ve onun güzel değerlerine saygımla. İyi ki hala varlar.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
19.04.2017
Kaynaklar: https://tr.wikipedia.org; http://www.hurriyet.com.tr http://tr.tm.org; http://listelist.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder