
Babası
bir filozof.
Kendisi
ise Pasteur Enstitüsü’nde moleküler biyoloji alanında doktora çalışması yapmış.
Bugün
Nepal manastırında yaşayan Budist rahiplerden birisi sadece.
Genetik
biliminden rahipliğe uzanan yolun ilk adımını henüz 21 yaşındayken
Hindistan’a
yaptığı bir seyahatte atmış. Orada tanıştığı Tibetli Budist rahiplerden bir
hayli etkilenmiş. Doktora
çalışmasını bitirince; Tibet Budizmi'ni öğrenmek için Himalayalar’a yerleşmeye
karar vermiş.
Hayalini
kurduğu dünyasında mal, mülk, para, ev, araba, lüks yaşam gibi maddiyata dayalı
hiçbir şeye yer vermemiş.
Sadeliği
ve mütevaziliği yeğlemiş.
Basit
yaşamın güzelliğini keşfetmiş.
Ve
bugün geldiği noktaya bakar mısınız?
Şu
anda dünyanın en mutlu insanı olarak kabul ediliyor kendisi.
Onu
daha yakından tanımaya ne dersiniz?
Matthieu
Ricard, daha çok meditasyonun beyin üzerindeki etkilerini inceleyen bilimsel
araştırmalarıyla tanınıyor.
En
büyük hobisi fotoğraf çekmek.
1972’den
beri Tibet’te. Şu anda Nepal’deki Şenşen Manastırı’nda yaşıyor.
Dünyadaki
sayılı Budizm uzmanlarından bir tanesi.
İşte
karşımızda harika bir örnek duruyor.
Ve
hepimiz onun gibi mutlu olmayı diliyoruz biliyorum.
Üstelik
mutlu olmak hepimizin hakkı.
Ama
ne garip bir döngüdür ki, elimizin altında olduğu halde mutluluğu hep başka
yerlerde arıyoruz. Kendi içimize dönüp bakmadan, gözümüz dışarılarda, bilinmez
zirvelerde gezinip duruyoruz. Kısacık anların içindeki o müthiş güzellikleri ve
sıcacık mutluluğu görmüyoruz. Kıymetini bilmiyoruz.
Kim
bilir belki nasıl mutlu olunacağını bilmiyoruz. Belki de mutlu olduğumuzun
farkında değiliz ve onu dile getiremiyoruz.
O
halde dünyanın bu en mutlu insanından alacağımız hayat dersleri olmalı. Öyle
değil mi?
Matthieu
Ricard; mutluluğunu ‘happiness’ kelimesi yerine; ‘well being’ yani ‘iyi olma’
hali olarak tanımlıyor. Böylece mutluluk kavramını oldukça geniş tutuyor.
Gerçekten
çok mutlu. Ve bu ruh hali pek çok deneyle de kanıtlanmış.
Kendisi
gibi meditasyona gönül veren deneklerle beraber Wisconsin Üniversite’nde bir
dizi araştırmaya katılmış. Kafatasına bağlanan 256 elektrot yardımı ile MR
görüntüleri alınmış.
Beynimizde
özellikle olumlu duyguların yer aldığı ön bölge zarı çok önemli.
Çünkü
beynimizin bu bölgesi; en üst düzeydeki davranışlarımızın bütün bileşenlerinin
birbiri ile bağlantılarını yapıyor. Geri bildirimleri de toparlayıp hepsini bir
araya getiriyor.
Bilimsel
olarak değerlendirmek gerekirse; beynimizdeki tüm olumlu duygularımızı
barındıran ön bölge zarındaki beyinsel aktiviteler; +0.3 ile -0.3 arasındaki
değerlerle ifade ediliyor.
Ancak
Ricard’ın test sonucu -0.45’in bile üzerinde çıkmış. Şimdiye kadar o seviyede
bir veriye kimsede rastlanmadığını söylüyor uzmanlar. Ayrıca bilinç, dikkat ve
hafızadan sorumlu bölgeleri de son derece aktif.
Dolayısıyla
bu verilerle yüksek oranda mutlu olduğu kanıtlanıyor.
Neredeyse
40 yıldır meditasyon yapıyor kendisi. Beynin toksinlerden arınması için de
hepimize günde en az yarım saat meditasyonu öneriyor.
Yaşamı
sadece meditasyonla sınırlı değil elbette.
Son
derece hareketli bir yaşamı var. Deyim yerindeyse hiç yerinde durmuyor.
Zamanının
büyük bir bölümünde seyahat ediyor.
1989’dan
beri Dalay Lama’nın sözcülüğünü yapıyor.
Mutluluk
temalı rehber kitaplar yazıyor. ‘Mutluluğa Övgü’, ‘Keşiş ve Filozof’, ‘Kar
Manastırı’ bu güzel insanın önemli kitapları arasında.
Birikimlerini
paylaşmak amacıyla pek çok seminere konuşmacı olarak katılıyor.
Okul,
yetimhane, hastane açılmasına yardım ediyor. Hayır
işleri yapıyor.
Zihin
ve Hayat Enstitüsü’nün ( Mind and Life Institute) yönetim kurulu üyesi aynı
zamanda. Ve düzenli olarak blog yazıyor.
Sonuçta
oturduğu yerde mutlu olmayı beklemiyor. Kendisini meşgul ederek, zamanını
etrafındaki insanların mutluluğu için harcayarak mutlu oluyor. (devamı 3/3’te)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
19.04.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder