‘’O yapmış, ben de yapabilirim.’’
‘’Ben
yapamadım, o da yapmasın.’’
İşte
karşımızda iki cümle var.
Bir
tanesi olumlu. Cesaret verici tınılarla ışıldıyor.
Diğeri
olumsuz. Buram buram haset ve kıskançlık kokuyor.
Biraz
soluklanıp düşünelim istedim, bu birbiri ile tezat iki cümleyi.
Hangisi
bize daha yakın, daha doğrusu bizim tarafımızdan daha sıklıkla kullanılıyor
dersiniz?
Kendimizi
kandırmadan, kendimizden kaçmadan cevap verelim istiyorum.
Maalesef
ülkemizde ikinci cümle daha çok kullanılıyor.
Nedenini
anlamış değilim. Tıpkı başkalarının başarılarını övmekten haz etmeyen;
başkalarının mutsuzluklarından mutlu olmayı duyumsayan insanları anlayamadığım
gibi…
Avrupa
ülkelerinde ise birinci cümle revaçta. Onlar başkalarının başarılarını
alkışlamayı seviyor. Onların başarı öykülerini kendilerine yol gösterici ışık
olarak seçiyor. Gocunmuyor. Kıskanmıyor.
Peki
neden?
Kalbinde
sevgi taşıyan her insan bunu yapmaz mı?
Yapmıyor.
Belki de yapamıyor.
Oysa
takdir edilmek kadar; takdir etmek, alkışlamak da öyle güzel ki.
Bir
başkası adına mutlu olmak insanı zenginleştiriyor bana göre. Hemen kıyaslamaya
girmeden, kendimizdeki eksiklikleri saymadan; öylece, dupduru bir sevgiyle bunu
yapabilmek muhteşem.
Hayat
hepimize sonsuz olanaklarla gülümsüyor aslında. Bunu fark edenler başarıyı,
mutluluğu kucaklıyor.
Yeteneklerini
geliştiriyor.
Kendine
güveniyor.
Cesaretle
kulaç atıyor; deniz azgın olsa da ne gam!
Olmazsa
bir daha denemekten kaçınmıyor. Başkalarıyla değil kendiyle ilgili çünkü.
Her
şeyin en iyisine sahip olmayı kafasına takanlar ise, etrafını kontrol etmeye,
yönlendirmeye, kendi doğrularında kıyaslamaya bayılıyor.
Haliyle
takdir etmek akıllarına dahi gelmiyor.
Yapamadıklarını
ve eksikliklerini gördükçe kızgınlığı artıyor.
Kıskanıyor.
Yaşama
hakkını vermek şöyle dursun, kendi kendisine kurduğu kapanda debelenip duruyor.
Zararı
en çok da kendisine veriyor farkında olmadan.

Farkına
varalım ve önemseyelim.
Şükür
ederek yaklaşalım.
Küçümsemeyelim.
Tam
tersi keyifle, umutla yapalım ki hakkını vermiş olalım.
Düello
yapan bu iki cümleden olumlu olanı alkışlayalım.
Güzel
örneklere sevgiyle, takdirle yaklaşırken; sadece kendimizi geçmek için
çabalayalım.
Yaptıklarımızla
başkalarına güzel örnekler olalım.
Yapamayanlara
el uzatalım.
Tıpkı
İngiliz yazar ve aynı zamanda toplumsal eleştirmen Charles Dickens’ın söylediği
gibi davranalım.
‘’Bu
dünyada, bir başkasının yükünü hafifleten hiç kimse gereksiz değildir.’’
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
02.05.2018