Sanat
insanı iyileştiren yegane kuvvet.
Sanatçıların
duygularını, düşüncelerini ve hayata bakış açılarını yansıttıkları sanat
eserleri ise yaşamımızı renklendiren nadide güzellikler.
Hangi
sanat dalında olursa olsun ortaya çıkarılan her eserde, sanatçının yoğun emeği,
düşüncesi, aklı, zekası, duygusu ışıldıyor. Yeri geliyor bir dizeyle yüzümüzü
gülümsetiyor. Yeri geliyor minimalist bir heykelle hayranlık uyandırıyor.
Korundukları
sürece hiçbir sanat eseri zamana yenik düşmüyor. Tam tersine üzerinden zaman
geçtikçe değeri katlanarak artıyor. Buluştuğu her bakış ve yorumla nesilden nesile
büyülemeye devam ediyor.
Sanatı
sevmek, sanata yoğunlaşmak insana kendisini çok iyi hissettiriyor.
Ancak
bazı eserler var ki gördüğümüzde anlam vermekte zorlanıyoruz. Sanatçının hangi
ruh haliyle onu meydana çıkardığını merak ediyoruz. Hatta o sanatçının hayatını
araştırma ve okuma ihtiyacı hissediyoruz.
Bazen
baktıkça derinliğinde kaybolduğumuz bir tablo.
Bazen
de adeta bir dantel gibi yumuşacık işlenmiş, mermerden devasa bir heykel.
Şimdi
sizinle paylaşacağım sanat eserine, Dan Brown’un Cehennem isimli romanında
rastladım. Yazarın bu eseri kelimelerle tasvirini okurken duyduğum şaşkınlık,
araştırma yapıp gerçek resmini gördüğümde daha da arttı.
Çünkü
karşımda üstü binlerce elmasla kaplı bir kafatası vardı.
İsmi
‘For the Love of God - Tanrı Aşkına’.
Şu
sıralar dünyanın en pahalı eserlerinden bir tanesi.
Yapım
yılı 2007.
Eseri
bizlerle buluşturan; günümüz modern sanatının önde gelen isimlerinden; İngiliz
sanatçı Damien Hirst.
Platin,
elmas ve gerçek insan dişleri kullanılarak ortaya çıkarılan tasarım hayli dikkat
çekici. Bir o kadar da düşündürücü bana göre.
Kaynaklar
Damien Hirst ‘ ün üzerine en çok düşerek yaptığı eseri olduğunu belirtmiş.
Tasarımın
başlangıcında, önce insan anatomisi ve kafatası yapısı detaylı bir şekilde
incelenmiş. Sonra özellikle 1720-1810 yılları arası insanlar analiz edilmiş.
Ardından 35 yaşlarında Akdenizli bir adamın kafatası esas alınmış.
Platin
dökümden yapılan kafatasının üstü, değeri 1 karatın üstünde 8 bin 601 elmasla kaplanmış.
Tam alın bölgesi ise 52.4 karatlık pembe renkli elmas bir taşla süslenmiş. Gerçek
insan dişleriyle son haline getirilmiş.
İngiliz
sanatçı; Young
British Artists olarak anılan grubun en önemli üyelerinden. Zor ve mutsuz bir
çocukluk dönemi geçirmiş. Henüz bir lisans öğrencisiyken kadavralar üzerinde
çalışmalar yapmış. Anatomi ve patoloji kitaplarını incelemiş. Hatta o yıllarda
masa üzerindeki bir kadavra başının yanında gülümseyerek poz vermiş.
Dolayısıyla
ileriki yıllarda çalışmalarının çoğunda ölüm temasını sıklıkla kullanmış. Bir anlamda
ölümün kendisine göndermeler yapmış.
Kendisi
özellikle formaldehitte muhafaza edilen ölü hayvan figürleriyle tanınıyor.
Meydanlara konulan
heykelleri ise her defasında olay yaratıyor.
Hayata
bakışı, duruşu; yaşamı ve ölümü sorgulama şekli hayli ilginç.
Hayranları
kadar nefret edenleri de var.
Sanatı
entelektüel bir yorum olarak kullanmayı sevdiğini; nesne ve kavramlara sanatsal
değer atama sürecini tersine çevirmeyi hedeflediğini söylüyor.
Dünyanın
şimdilerde en çok kazanan sanatçısı.
24
milyon dolarlık elmas kullanılarak yapılan bu eseri tam 88 milyon dolara
satılıp, bir sanatseverin koleksiyonuna katılmış.
Eski
çağlardan günümüze saflığı, cesareti, aşkı sembolize ettiğine, sevgi ve neşe
getirdiğine inanılan elmasın bir kafatasında hayat bulması ve dünyanın en ilgi
çekici eserinde yer alması tam bir ironi.
İngiliz
kraliyet tacından üç misli fazla elmas taşıyan eserin, ilk kez 2007’de Londra’daki
Mayfair Galerisi’nde sanatseverlerle buluşması ise bir başka ironi elbette.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
20.04.2018
Kaynaklar:
https://www.icmimarlikdergisi.com; http://izlekler.com;
http://www.damienhirst.com/video/2007/ftlog-interview ( Tasarımın yapılış videosunu izlemek
isteyenler için).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder