
Onları
fark ettikçe, DEĞİŞİMin getirisindeki DÖNÜŞÜMle neler olduğunu izlemek ve onu
hayata uyarlamak öyle keyifli ki.
Örneğin
okul sıralarında tanıştığımız kurşun kalemin içindeki grafit. Açarak
sivrileştirdiğimiz o kalem uçları kırılmasın diye nasıl da nazikçe yazardık
yazılarımızı.
Biz bastırdıkça beyaz zeminde yumuşacık harf izlerine dönüşmesini
gururla izlerdik ilkyazı denemelerimizde.
Aradan
yıllar geçti büyüdük. Bir vesile oldu ve biz mücevherlerin en aranılan taşı
olan elmasla tanıştık. Müzelerde gördüğümüz o iri tanelerin, sert ve pürüzsüz
yüzeyi ışıldadıkça hayranlığımız arttı. Hatta bazılarımız takılarında tercih
etti. Saflığı, cesareti ve
aşkı sembolize ettiği, sevgi ve neşe getirdiğine inandığı için.
Ama
gelin görün ki kurşun kalemdeki grafitle, mücevherdeki elmasın AYNI elementten
elde edilen iki farklı mineral olduğunu hiç düşünmedik.
Nasıl
düşünelim ki?
Görünüşleri,
yapıları, dayanma şartları birbirine tamamen zıt iki elementten bahsediyoruz
sonuçta.
Birisi
yumuşak, diğeri alabildiğine sert.
Birisi
opak, diğeri şeffaf ve ışığı çok iyi kırıyor.
Birisi
ucuz diğeri ise son derece pahalı ve değerli.
Bir
tanesi dünyanın ısıya en dayanıklı malzemesi ve asla yanmıyor, diğeri tüm sert
metalleri çizecek kadar güçlü, camı kesecek kadar hassas.
Birisi
mükemmel bir yağlayıcı, diğeri son derece aşındırıcı.
Biri
elektriği iyi bir ileten bir malzeme olarak aranıyorken, diğeri bir ametal yani
elektrik izolatörü olarak rol alıyor. Üstelik ısı iletkenliği en yüksek olan
madde.

Ama
kökeninde her ikisi de SAF KARBON.
Biz
insanlar da onlar gibi değil miyiz?
Hepimiz
hücrelerden ibaretiz. Tüm canlıları oluşturan
yapı taşlarından biri olan karbon, bizim
yapı taşımızda da var. Birer kan, kas ve kemik yığınıyız.
Bir beden, kalp ve beyin taşıyoruz.
Ancak
gerek fiziksel yapımız gerekse ruhumuz, aklımız, zekamız ve sevgi kapasitemiz
birbirinden o denli farklı ki.
Yürüdüğümüz
yollar, edindiğimiz hedefler, bakış açılarımız birbirini tutmuyor. Her biri içinde
bulunduğumuz şartların ve verdiğimiz kararların neticesinde şekilleniyor;
seneler içinde. Zor şartlar yoruyor. Keskin virajlar canımızı acıtıyor. Ancak
aştığımız engeller bizi ve kişiliğimizi yapıcı anlamda belirliyor.
Tıpkı
karbon elementinden nadide bir elmasın oluşumu gibi. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin ERYAVUZ
18.04.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder