Tıpkı
şimdi paylaşacağım olayda olduğu gibi.
Gün
gelir genç bir kadın yazar, hayal gücünü katarak bir öykü kaleme alır.
Aradan
epey bir zaman geçer.
Yoğun
iş temposuna kısa bir mola vererek Kuzey Kaliforniya'da tatile çıkan bir
yönetmen; göz attığı gazete haberlerinin bir tanesinden hayli etkilenir.
Bu
gerçek haberi, daha önce kitaplarını severek okuduğu İngiliz yazarın kısa
öyküsü ile birleştirir.
Ve
ortaya tamamen gerçeğe dayalı muhteşem bir film çıkar.
Yazar Daphne du Maurier.
İngiliz
hikâye, roman ve oyun yazarı kendisi.
Çok
genç yaşta kaleme aldığı romanlarından Rebecca ile Jamaica Hanı ve kısa
hikâyelerinden Kuşlar ve Karanlığın Gölgesi başta olmak üzere birçok çalışması
sinemaya uyarlanır.
Film
yönetmeni dünya sinema tarihinin en ünlü isimlerinden bir tanesi.
Alfred
Joseph Hitchcock.
Amerikalı
yönetmen gerilim filmleri ustası, aynı zamanda bir mühendis.
Ne
ilginçtir ki bu müthiş ikilinin yolları bir vesile ile kuşlarda kesişir.
Klasik
filmler arasında sayılan unutulmaz ‘’Kuşlar’’ filmi de işte tam bu kesişmenin
ortak ürünü olarak doğar.
Çoğunuzun
bu klasik filmi izlediğini biliyorum. Yine de 1963 yılı ABD yapımı filmin
konusunu beraberce hatırlayalım mı?
Hayli zengin genç bir kadın günün birinde bir evcil hayvan dükkanında genç bir avukatla tanışır. Avukat, kız kardeşine doğum günü için bir kuş satın almak ister, ancak bulamaz.
Zengin
genç kadın avukattan hoşlanır. Bu nedenle aradığı özel kuşları satın
alabileceği yerleri araştırır. Bulunca hiç düşünmeden alır ve bir kıyı
kasabasında yaşayan avukatın evine götürür.
İşte
esas olaylar da ondan sonra başlar.
İlk
başlarda kasabayı seven genç kadın; birkaç gün sonra kuşların tuhaf
davrandığını gözlemler.
Çünkü
kuşların sebepsiz yere insanlara saldırdığına şahit olur.
Bu
saldırılar kısa bir süre içinde sertleşir. Olayların önü alınamaz.
Çünkü
sadece dışarda değil, evlerin camını kırarak içeride de insanlara saldıran
kuşlar; pek çok kişinin gözünü oyarak öldürmeye başlar.
Her
tür kuşun yarattığı bu kaos ortamından bir hayli korkan ve can havliyle
kendilerini evlerine, dükkanlarına atan kasabalılar içeride hapis kalır.
Kuşlar
ise dışarıda özgürce kanat çırpar.
Film
böyle bir sonla biter.
Akıllarda
ise şu soru kalır.
Acaba
doğa intikam mı almaktadır?
Kim
bilir belki de öyle. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
08.01.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder