Bu öyle bir döngü ki… Yok
diye hayıflanırsınız ayrı üzülürsünüz; var ama işlevini yapamıyor, ihtiyacı
olanlara el uzatamıyor diye ayrı…
Engellilerin yaşama
alanlarının ne denli kısıtlı olduğunu, sırf bu yüzden hiçbir yere
çıkamadıklarını, sosyal yaşam alanlarına adım atamadıklarını artık hepimiz
biliyoruz. Biliyoruz ama yapılacak küçük hamleleri yapmaktan, onlara bir ses, bir ışık olmaktan da hep kaçıyoruz nedense. Her zaman söylediğim için bunu başarmanın
ilk yolu farkındalığımızı artırmak. Biraz onların gözüyle bakabilmek. Empati yapıp
bu işin ne kadar zor olduğunu görmek, hissetmek.
Engellilerin gözüyle
baktığımda öyle şeyler görüyor ve hayret ediyorum ki… oysa ki küçücük
dokunuşlarla pek çok zor kolay olabilir. Bir mühendis olarak içim acıyor. İşte bana
bu satırları yazdıran da böylesi içler acısı bir görüntü. Var olan
keşmekeşliğin, vurdumduymazlığın minicik bir örneği.
İstanbul Karaköy’deki
alt geçitler malum. Merdivenlerden inmek, sonra yeniden çıkmak gerekiyor. Merdiven
sayısı az, tabii bizler için. Tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalan bir
engelli içinse, tek bir basamak bile bazen zorlu bir yokuşa bedel olabiliyor.
İşte o merdivenlere ortopedik engelliler için birer yürüyen merdiven konulmuş. Buraya kadar
her şey normal ve ne güzel dedirtecek cinsten belki de; olmayan yüzlerce, binlerce merdiveni düşünürsek. Ama kilitli olmasına mı yanarsınız, arasına
sıkıştırılan çer çöple heba olmasına, harcanan onca paranın yok olup gitmesine
mi? Yoksa orada kendi kullanımı için yürüyen merdiven olmasına güvenip pek çok
engeli aşarak gelen ve merdivenin başında hayalleri yıkılan, yine başkalarına
muhtaç hale gelen engellilere mi?
Merdivenleri
engellilerin de kullanımına uygun şekilde donanımlarla hazırlamak son derece
maliyetli. Üstelik yerli değil hep yabancı tercihi yapan bir zihniyetimiz
olduğu malum. Maliyetini ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Hepsini bir yana
koyalım, madem o kadar para harcandı, madem insanlık adına bir adım atıldı; gerisi neden
gelmez ki? Sadece yeri belirlemek, oraya takıp gitmekle iş bitiyor mu? Elbette hayır.
O kilidin anahtarı nerede? Kim neden kilitlemiş? Kurcalamayı çok seven bir
millet olduğumuz için bozulmasına karşı önlem almışlardır diyeceğim ama;
kullanılmayan adeta çöp yuvasına dönen bir engelli merdivenin kime ne faydası
var ki? Yetkililer nerede bilen var mı?
Bu ve buna benzer
örnekler çok ne yazık ki. Haberlerde sizler de sıkça rastlamışsınızdır. Hiçbir engeli
olmadığı halde; üst geçitlerdeki engelli asansörünü kullanmayı adeta kendine
hak sayan insanlarımız var maalesef. Hepsini esefle karşılıyorum.
Engellileri anlamak,
onların yanında olmak için kendimizin ya da yakınlarımızın engelli olması şart
değil. Bir kere bunu anlamamız gerekiyor. Hem de ivedilikle. Sonra da
çevremizdeki her şeyi farkındalıkla incelememiz ve gönül gözümüzle
sahiplenmemiz. Bir uyarış, bir küçük adım bakarsınız pek çok kapıyı açar,
umudumuz bu yönde.
Sevgiyle hep engelsiz
kalın.
Belgin ERYAVUZ
28.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder