3 Nisan 2016 Pazar

RUHUMUZ TÜY KADAR HAFİF ARTIK (2/2)

İşte bu nedenle ilk adım sadeleşmekte inanın bana. Zaten yeteri kadar dolu heybemiz. O nedenle sadeleştikçe o heybe de hafifleyecek. Elimizden çıkardıklarımızla bir de bakacağız ki endişelerden birisi yok olmuş. Üstelik bir ihtiyaç sahibi inanılmaz mutlu hissediyor kendini bizim jestimizle.

Çok varlıklı olup sade yaşayabilenler; bence hayatın felsefesini çoktan çözümlemişler. Her şeyden yeteri kadar olması da; aza kanat etmenin naif çizgisinde gezinmeye işaret ediyor. İşte ileride zarafet bize el sallıyor.

Gelin bu alışkanlığı edinelim hep beraber. Az şeyle yetinmeyi öğretelim çocuklarımıza. Yaptıklarımızla bizler örnek olalım.

Az olsun.
Öz olsun.
Kıymetli olsun.
Keyfine varalım.
Fazla olanları da verip paylaşalım.
Zihnimizdeki o açgözlüğe dur diyelim.

Sahip olduklarımızın fazla olmasının onları kullanMAdığımız ölçüde hiçbir önemi yok.
Az, az, az. O kadar çok, çok, çok. Çünkü kullanıyoruz. Çünkü işimize yarıyor. Çünkü hep bizimle. Elimizin altında.

Ama zihnimiz bizi bir türlü rahat bırakmıyor ki. Sürekli kulağımıza fısıldıyor ve bizi dürtüyor. ‘’O da olsun. Yok yok bu rengi de dursun. Gün gelir kullanırım. Atmaya, vermeye kıyamam. Hatıra. Geçen sene lazım olmuş giymiştim ne güzel.’’

Kendimizi kandıracak cümlelerimiz o kadar çok ki. Hepsinin altında ezildiğimizi fark
edemiyoruz.

Örneğin mevsimsel değişimlerde işimiz başımızdan aşkın. Neden mi? GiyMEdiklerimizi kaldırıp, giyeMEyeceklerimizi çıkarmak için.

Misafir takımlarımız dolapta tozlana dursun bizler hep aynı tabakları, bardakları kullanıyoruz. Sonra birden hatırlıyoruz ve bakıyoruz ki tozlanmış. Çıkarıp tek tek yıkıyoruz. Sonra belki bir ya da iki defa kullanıp tekrar eski yerine koyuyoruz. Kırılmasın, takım bozulmasın diye. Peki kime saklıyoruz tüm bu eşyalarımızı?

İşte benzer düşüncelerden hareketle; Amerika’da yeni bir akım başlatılmış. Sadeleşmek adına.  Kural da sadece 100 eşya ile yaşamak. Alışveriş yapmamak. Kullanılmayan tüm eşyaları elden çıkarmak. Hafiflemek.

Yapabilir miyiz dersiniz? Zorlanırız ilk başlarda elbette ama, insan her şeye alışmıyor mu? Buna da alışırız diye düşünüyorum.

Önemli olan yaşamdan tat almak. Ruhumuz ne kadar hafifse alacağımız tat, duyacağımız çoşku da o denli çok olacak. Anlardaki mutluluklar katlanarak artacak. Sağlıkla kucakladığımız her yeni gün bizim için gerçek birer hediyeye dönüşecek. İşte sadeleşmenin önümüze açtığı rengarenk yollar. O halde durmak yok.

Bugünden itibaren başlayalım mı ruhumuzu tüy gibi hafifleştirmeye?

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

26.01.2016







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...