1 Mayıs 2017 Pazartesi

HAYAT KAPISI (2/2)

Önümüze çıkan kapılar ne kadar zor olursa olsun, öncelikle cesaretle yaklaşmayı bilmek gerekiyor.

Denemek, denerken etrafta söylenenleri duymamak ve kendi iç sesimize uyarak hareket etmek gerekiyor.

Ve her şeyden önemlisi kendimize inanmamız gerekiyor.

Öz güvenimizi parlatan cesaretimiz, bize güç veren kalp sesimiz ve sabırla hayatın içindeki hiçbir kapının açılmaması mümkün değil.

Bambaşka bir bilinmezlik olsa da o kapının ardında, yolları zorlasa da bizi; her yeni kapı ardında hayatı taşıyor bana göre.

Elbette sadece mutluluk, sadece güzellikler olmayacak. Ama hayatın içindeki tüm renkleri cesaretle kucaklayabilmek işin aslı değil mi?

Pek çok fırsatı sadece bu yüzden kaçırmadık mı?

‘’İçindeki kapıyı çal başka kapıyı değil. Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman, 
bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.’’ diyen Mevlana’nın torunlarız bizler.

İçimizdeki kapı dahil olmak üzere, yaşamımız boyunca kaç kapıdan geçtik?

Kaç kapıyı görmedik?

Kaç kapının anahtarını avuçlarımızın arasından kaçırdık?

Kaç kapının önünde yıllarca bekledik yine de açmasını bilemedik?

Ve sonuçta kaç kapıyı açtık?

Kaç kapıyı ardımızdan kapattık?

Gün geldi, önümüzdeki kapılar ardına kadar açıldı. Gün geldi yüzümüze sertçe kapatıldı.

Velhasıl hayatımızın dönüm noktalarında, önemli kararların arifesinde olduğumuz zamanlar da dahil olmak üzere; neredeyse tüm kapıların önünde kalp sesimizle sınandık.

Evet, kapılar hayatımızın bir sembolü adeta.

Bana güvenliği ve gizemi aynı anda çağrıştırıyor. Evimizin dışarıya açılan noktası. 
Kalbimizin hayata dokunmaya korktuğumuz anlarında ardına sığındığımız o naif bölgesi.

Çift kanatlı, kulplu, tokmaklı, mandallı, gözetleme delikli, düz, antika, modern, küçük pencereli, posta yuvalı, sade, şaşalı, yıpranmış, yeni, eski, ağırbaşlı, hafif, geniş, dar, ahşap, çelik ya da cam.

Şekli, rengi, görünüşü, duruşu, yapısı ne olursa olsun kapılar önemli. Çünkü her kapı, ardında kocaman bir yaşam ve farklı bir dünya saklıyor.

Kapıların farkına varmak, önüne gelince çalmak, açılmazsa anahtarını aramak, bulmak için her yolu denemek ve her ne olursa olsun; sabırla cesaretle ardındakine ulaşmayı bilmek gerek. Burada korkuya, kararsızlığa yer yok.

Açtıkça zenginleşmek, yeni tecrübelerle yaşam yolumuzu renklendirmek ancak bu şekilde mümkün olacak. Sonradan keşke dememek için korkuya prim vermeden denemek en güzel değil mi sizce de?

Hayat yolumuzdaki kapıların bizi hayallerimizle kucaklaştırması dileğimle.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

06.03.2017





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...