Tarihi,
tarihi yansıtan eski eserlere olan saygıları, sevgi dolu korumacı yaklaşımları,
her biri bir romana ilham olacak kadar kıymetli eserlerle dolu müzeleri, adım
başı çağlayan çeşmeleri, sıcacık küçük aile lokantaları, pizzaları,
dondurmaları, sanata olan düşkünlükleri; Roma’dan Venedik’e; Napoli’den Capri
adasına kadar her alanda kendisini hissettirir.
İtalyanlar
yaşamdan zevk almasını bilirler. Çalışan kesimin dahi öğlen yemeği tatilinin üç
saat olduğu bir ülkeden söz ediyoruz. Varın gerisini siz hesap edin.
Dolayısıyla
orada bulunmak, size de hazzı tattırır. Farkında olmadan hazzın takdiri
iliklerinize kadar işler.
Sonuç
mu?
Dünyanın
tüm olumsuzluklarına karşı yenilenmiş ışıltı dolu bir ruhla donanmak. Hele bir
de oralara sürekli gidip gelme lüksünüz varsa, zamanla siz de ruhunuzun
yaralanmış, hırpalanmış parçalarının kendiliğinden onarıldığını sevinçle fark
edersiniz.
Burada
verdiğim sadece bir örnek elbette. Bana göre önemli olan hayata BAKIŞ AÇIMIZ.
Bakıp
da gördüğümüz şeylerdeki hazları FARK ETMEMİZ.
HAZZI
takdir etmemiz.
Tıpkı
geçmiş günlerde bir alış veriş sırasında denk geldiğim sakin beyefendinin tavrı
gibi. Sıcak bir yaz günündeyiz. Büyük bir markette hayli kalabalık bir kasa kuyruğu
var. Tam önümde elinde sadece gazete olan bir beyefendi; ikimizin önünde ise
market arabaları tıka basa dolu insanlar var. Herkes sırasının gelmesini
bekliyor.
Çoğu
benim gibi sabırsız. Ama söz ettiğim beyefendi sakin. Gülümseyerek insanları
izliyor ve sırasını bekliyor. Sinirlenmiyor. Kimseden izin isteyip öne geçmeye
yeltenmiyor ki ben olsam yapardım. (Ah öğreneceğim çok şey var biliyorum.)
Sonunda sıra ona geliyor. Sakince elindeki parayı kasiyere uzatıyor ve
gazetesini alıyor.
Arkasından
yetişip onu izlediğimi ve sakin tavrından dolayı çok takdir ettiğimi
söylüyorum. Bana verdiği mini ders için de teşekkür ediyorum. Yüzüme içtenlikle
bakıp o da bana teşekkür ediyor.
Aslında
her şey bu kadar basit. Eğer böylesi bir ruh yapısına sahip değilsek, dünyanın
neresinde olursak olalım hiçbir şey fark etmeyecek. Elimizdekilerin kıymetini
bilmeden yaşam önümüzden akıp gidecek.
Gerçek
yaşantımızda yaratmış olduğumuz karmaşalar her neyse, ondan kaçmak için arayışa
çıkmak yerine; normal yaşantımızda kalıp, iyi insan olmaya ve sevgiyi
çoğaltmaya çalışmak en uygunu.
Ta
ki o karmaşaları hayatımızdan tamamen eleyene kadar.
Ta
ki karmaşaların üzerine büyük dramatik durumlar yaratmak için hiçbir sebep
olmadığını anlayana kadar.
Haz
alacağımız nice güzellikler olsun dünyamızda. Hazları takdir edeceğimiz ruh
yapımızla birlikte.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
09.07.2018
Kaynak:
Elizabeth Gilbert imzalı YE DUA ET SEV romanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder