Gün geçmiyor ki bir kişinin ağzından bu sözcüğü duymayalım. Hatta sadece etrafımızdakilerden değil; kendi içimizden de yineleyip duruyoruz sessiz çığlıklarımıza yükleyerek.
‘’Sıkıldık.’’
Evet
doğru.
Dünyaca
yaşadığımız olağanüstü şartların getirdiği kısıtlamalar, özgürce yaşam
hakkımıza saldırı gibi geliyor.
İstediğimiz
gibi dışarıya adım atamıyoruz.
Gezemiyoruz.
Sevdiklerimizle
buluşamıyoruz.
Kucaklaşamıyoruz.
Sımsıkı
sarılıp kalp sıcaklığımızı hissedemiyoruz.
İstediğimizi
alırken dahi her şeyden uzak durmaya çalışıyoruz.
Öncelikle
kendimize sonra da başkalarının yaşam hakkına olan saygımızdan, maskeyle nefes
almaya çabalıyoruz.
Keyfi
olan her şeye ara vermek zorunda olduğumuzu biliyoruz. Bunu ihlal etmenin
başkalarının sağlığını hiçe saymak olduğunun da farkındayız.
Böyle davranmayan, umarsızca, arsızca gününü hoş geçirmeye çalışanlara içten içe kızgınlık da duyuyoruz.
Üstelik
insan davranışlarını inceleyen uzmanlar, hissettiğimiz her duygunun
bastırılmadan yaşanmasından yana.
Hepsi
kabulüm. Ama sıkılmayı anlamakta zorlanıyorum bazen.
Çünkü
unutmamamız gereken tek bir gerçek var.
O
da sağlıkla nefes alıp uyandığımız her günün, bizlere şükür edilesi kocaman bir
hediye olduğu.
Eğer
güne sağlıkla başlayabiliyorsak; hiç birimizin sıkılmaya, şikayet etmeye,
bencil davranmaya, egoistlik yapmaya hakkı yok.
Çünkü
tüm bu zorlu yaşamın, kaosun ve bilinmezliğin içinde; canını hiçe sayarak
çalışan, sevgiye ve meslek aşkına sığınan kocaman yürekli sağlık görevlileri
var.
Onlar
yaşadıkları maddi manevi yoksunlukları arkalarında bırakıp; bizlere güvenli bir
dünyanın kapılarını yeniden aralamak için mücadele ediyor. Gecesini gündüzüne
katıyor. Yorgunluğunun, yoksunluğunun ve özlemlerinin arkasına sığınmıyor.
Peki
bizler ne yapıyoruz?
Keyfimizce
yaşayamadığımız için sıkılıyoruz.
İşte benim kabul etmekte zorlandığım nokta burada. Çünkü ben inanıyorum ki her birimizin, kendisi ve başkaları için yapabileceği yararlı şeyler mutlaka var.
İlk
adımı söylememe izin verin lütfen.
Sıkılmayı
bir kenara bırakalım.
Sonunu
göremediğimiz bu devasa zorluğun içinde yaşarken, saygımızı koruyalım.
Gerekmedikçe,
sadece canımız istiyor diye, sadece sıkıldık diye, keyfi olarak dışarıya çıkmayalım.
Maskemizi
kurallarına uygun takalım. İnanın o kadar kolay ki.
Mesafemize
her yerde dikkat edelim.
Temizliğe
gereken ihtimamı gösterelim.
Sonraki
adımlar ise; her birimizin gönlünden geçenlere, bu güne değin hayata
geçiremediğiniz hayallerimize kalmış.
Üretmenin,
paylaşmanın basamaklarında hepimize yer var.
Unutmayalım
ki yaşama uyum gösterdiğimiz ve gerekli kurallara saygıyla uyduğumuz sürece
daha iyi bir dünya gerçeğine inanabiliriz.
Özgürce
nefes alacağımız, sevgi dolu kucaklaşmalar yaşayacağımız ve tüm özlemlerimizi
gidereceğimiz anların yakın olması umudumla.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.12.2020
Merhabalar.
YanıtlaSilBir günün 2/3'sini evlerde kapalı geçirmek gerçekten zor. Bazılarımız kendimize oyalanacak şeyler bulabilir, ancak bunu herkesten bekleyemeyiz. Covid'den kendimizi korumak için, kalabalıklardan ve kapalı yerlerden uzak, maskeli, mesafeli ve el yüz hijyenine dikkat ettikten sonra hiç bu kadar kötü tablolarla karşılaşmazdık. Ancak geriye tek riskli bir ortam kalıyor o da toplu ulaşım araçları ile zaruri durumlarda gitmek zorunda kaldığımız hastaneler. İşin bir de ekonomi boyutu var. Bu sorunu da çözmek için devlet kollarını sıvasın ve elini taşın altına koysun. Aksi halde, başka çaresi olmayan bu sorundan kurtulmamız mümkün değil.
Selam ve saygılarımla birlikte sağlıklı, huzurlu ve koronasız günler dilerim.
Yorumunuza katılmamak mümkün değil. Sağduyulu, biraz özenli olabilsek keşke. Burada hepimiz BİRİZ. Birimizin iyi olması yetmiyor. Beraberce başarmalıyız. Ahh...çalışmak zorunda olanlar, bu uğurda ter dökenler, evlerine elleri dolu dönmek için didinenler o kadar çok ki... Onları düşünmek bile sıkılma lüksümüzün olmadığının en güzel göstergesi.
SilKocaman amin tüm iyi dilekleriniz için.
Benden de sağlık ve şifa dolu en içten dilekler gelsin size. Yorumunuz için ve ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.