16 Kasım 2020 Pazartesi

AMAÇLARIMIZ NEREYE KOŞUYOR?



Uzmanlar amaçlarımızı iki kategoriye ayırmış.

Bir tanesi hedonistik yani dışsal amaç.

Diğeri eudaimonik yani içsel amaç.

Bizler her iki amaç için de delicesine koşuşturuyoruz. Günleri aylara, ayları senelere bağlıyor ve soluklanmadan kendimize koyduğumuz hedeflere kilitleniyoruz.

Peki tüm bunları yaparken bizim amaçlarımız nereye koşuyor hiç düşündünüz mü?

Hangi amaca daha çok ağırlık veriyor ve besliyoruz?

İçsel mi?

Dışsal mı?

Elbette ikisi de gerekli. Ama önceliklerdeki denge oldukça önemli.

Bu konuda pek çok araştırma var.

Onlardan bir tanesi New York’un özel araştırma merkezlerinden birisi olan Rochester Üniversitesi’nde yapılmış.

Burada son sınıf öğrencilerine gelecekle ilgili hedefleri, amaçları sorulmuş. Verilen yanıtlar içsel ve dışsal amaç başlığı altında sınıflandırılmış.

Zengin olmak, şöhrete kavuşup ün kazanmak, başarı merdivenlerini hızla tırmanmak, herkesin beğendiği kadar güzel olmak gibi kavramların yanında; daha çok bilgi sahibi olmak, başkalarına yardım elini uzatmak, hatalarından ders alıp kendini geliştirmek gibi amaçlar arda arda sıralanmış o genç beyinler tarafından.

Aradan yaklaşık iki yıl gibi bir süre geçtikten sonra anket yeniden ele alınmış. Değerlendirilmiş.

Anketi dolduran ve amaçlarını sıralayan öğrenciler tek tek bulunmuş. Amaçlarına ulaşıp ulaşmadıkları, geçen yıllar içinde beklentilerine kavuşup kavuşmadıkları sorgulanmış.

Nasıl bir sonuç çıkmış dersiniz?

Para, zenginlik, ünlü olmak gibi dışsal amaç peşinden koşanlar arasında gerçekten başarılı olanlar sayıca fazlaymış. Ancak hemen hepsinde ruhsal ve fiziksel anlamda bir takım sorunlar baş göstermiş. Sebepsiz baş ve mide ağrıları, kas tutulmaları, gerginlik, endişe, korku, hayattan zevk alamama gibi pek çok sorun.

Bunun bir nedeni olmalı elbette. Uzmanlar, fazla kazanmanın fazla tüketmeyi tetiklediği ve doyumsuzluğu beraberinde getirdiği görüşünde. Elde edilen hazzın etkisi kısa sürdüğü için; insan doğası gereği yine ve yeniden; bu sefer daha fazlasını istiyor. Bedenlerdeki savunma sistemi tıkanıyor. Üstelik zamanla var olan huzur da kaçıyor. Uykusuz geceler birbirini izliyor.

Tam tersine kendini geliştiren, araştıran, öğrenen, bir anlamda çevresine yararı dokunan, çokça paylaşan ve sevilen; yani içsel amaçlarına kavuşanlarda; mutluluk, huzur, yaşama bağlılık hissinin daha ağır bastığı gözlenmiş. Üstelik fiziksel sorunları da yok denecek kadar az bulgu vermiş.

Çünkü ruhlarını doyurmak için üretmişler, paylaşmışlar. Aşırı olan her şeyden özellikle tüketmekten kaçınmışlar.

Hepsi bu kadar mı dersiniz?

Hayır daha bitmedi.

İkili ilişkilerde de içsel amacı olanlar daha uyumlu ve mutlu beraberlikler yaşarken; dışsal amaca yoğunlaşanlar pek başarılı olamamış.

O halde gelin şimdi yeniden düşünme zamanı yaratalım kendimiz için.  

Hangi amaçlarımızı besliyor, hangilerini görmezden geliyoruz?

Bence içsel amaçlar bizi, kalbimizle beraber hedefimize taşırken; içimize özümüze de taşıyor. Yaşam enerjimizi tazeliyor.

Dışsal amaçlarda ise işin içine giren maddiyat, başkalarının öngörüleri, kurallar, zorunluluklar bizi bizden uzaklaştırıyor. Gerçekten yapmak istediğimiz, kalbimizin haykırdığı şeyler hep bir şekilde beklemeye alınıyor. Sonunda ya ömür geçiyor, ya da biz de o eski heves kalmıyor. Geleceği inşa edelim derken farkında olmadan şimdi’yi kaçırmak yapılan en büyük yanlış.

İnsanın kendisi olması, maske takmaya gerek duymadan kendi öz saygısıyla özgürce davranıp, amaçlarının peşinden gitmesi kadar güzel olan bir şey yok diye düşünüyorum. Öyle değil mi?

Yaşamımızın her anının bir mucize olduğunu fark ettiğimiz an öyle kıymetli ki. Şimdinin gücü bu anda saklı ne olur bunu hiç unutmayalım.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

06.07.2020

Kaynaklar: https://www.safaknakajima.com; Şimdi'nin Gücü - Eckhart Tolle; https://sonsoz.com.tr.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...