5 Eylül 2009 Cumartesi

Özlemek! Tutkuyla Karışık Hüzünlü Bekleyişlerin Gizemli Dansı


Özlemek, yaşarken her nefes alışımızda içimizden bir şeyler götüren, bir şeylerin eksikliğini hissettiren, kalabalık yalnızlığımızın en yakın arkadaşı ve o tarifi zor duygu... Alışageldiğimiz hayatımızda, kurduğumuz düzenin iniş çıkışlarında adını sıkça duyduğumuz, şu ya da bu şekilde yaşamak zorunda olduğumuz, benliğimizde kimi zaman derin izler bırakan, kimi zaman onulmaz yaralar açan, hiç beklemediğimiz anda karşımıza çıkıp bizi şaşırtan, ama asla unutamadığımız hasret damlacıkları.

Uzaklardaysanız ülkenize, taşına, toprağına, vatanınızın yeşilliklerine, denizlerine, çiçeklerine, evinize özlem duyarsınız buram buram. Yakınlarınızdan ayrıysanız herbirinin kokusu burnunuzda tüter adeta. Arkadaşlarınızı, eşinizi, çocuklarınızı bazende çok özel dostlarınızı özlersiniz.

Sebebini tam olarak kendinize bile ifade edemediğiniz özlemlerinizle içiniz kavrulurken, sevginizin şiddetini hissedersiniz derinden derinden. İçinde, yüreğinize sığmayacak kadar büyük bir sevgi, gözyaşı, sabır, tutku, alışkanlık... hepsinden vardır bir parça. Biraz isyan, belki biraz korku ve tarifi zor bir iç burukluğu da eklidir bu özleminize.

Özlediğiniz her kim ise sonunda kavuşmak varsa eğer; kucaklaşmanız özlemlerinizin son durağı olacak ve beklentileriniz yerini sımsıcak güzel duygulara bırakacaktır aniden. Sevdiğiniz, özlemini günlerce, haftalarca, aylarca, belkide yıllarca çektiğiniz o güzel insanı karşınızda gördüğünüz andaki iç ürpertiniz, kollarınız boynuna sımsıkı sardığında delice çırpınışlara bırakır yerini. Yürek sesiniz kollarınıza söz geçiremez olur adeta. Sıkı, daha sıkı sımsıkı sarar ve bir daha hiç ayrılmak istemezsiniz artık ondan. İşte o an duyduğunuz o doyumsuz zevk sizi daha o anda yepyeni özlemlere hazırlar, siz farkında olmadan. Kavuşmanın hazzını, tadını ve doruklardaki sevgiyi tadabilmektir esas güzel olan, onca zaman çektiğiniz özlem olsa bile değmiştir tüm sıkıntılara ve kaygı dolu yürek çarpıntılarına.


Ama özleminizin sonunda kavuşmak yoksa, kaybedilenler varsa geride herhangi bir sebepten; işte o zaman özleminiz katranlaşmış bir macun misali simsiyah bir örtü bırakmıştır duygularınızda bir yerlerde. Hatırladığınız anda içinizi acıtan, gözlerinizi nemlendiren, pişmanlıklarınızı çağrıştıran sessiz çığlıklar kopar yüreğinizde. “Keşke” leriniz artar bir anda elinizde olmadan. Yaşadığınız anın değerini bilmediğiniz, özel dostlarınıza yeterince zaman ayırmadığınız, hayatınızın her dakikasından mutluluk payları çıkarmadığınız için hayıflanır durursunuz boşyere. Elinizden gelse zamanı geri getirmeyi istersiniz delicesine, pişmanlık duyduğunuz her anı değiştirebilmek için. Ama ne mümkün! Yaşanmış yaşanmıştır bir kere.

Özlemler hayatımızın bir parçasıdır, her an her koşulda olacaktır kuşkusuz. Asıl olan “keşke”lerin ve pişmanlıkların az olduğu özlemleri yaşamaya çalışmaktır belki de elimizden geldiğince. Ayrılıkların, yalnızlıkların ve özlemlerin kavuşma ile noktalandığı sonlarda, gülen gözlerinizi görmek ümidi ile...

Sevgiyle Kalın

Belgin Eryavuz
17/06/2003

1 yorum:

  1. canım,bu yazın:duygu boşluğu olan tutunacak dalı olmayan keşkeleri benım gibi çokça kullanan bizlere yanlız olmadığımızı,hepimizin hayatın akışı içinde mutsuzluklar olduğu,önemli olan mutluluğumuzun kıymetini bilmemiz gerektiğini bize resim gibi gösterdin mutlu kal sevgiyle kal ablan nilgin......

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...