5 Eylül 2009 Cumartesi

Engelsiz Yaşamlara Engellilerle Beraber...


Engelliler; yaşamlarını henüz daha doğarken yada yaşam sırasında çeşitli nedenlerle başkalarına ya da birşeylere bağlı olarak yaşamak zorunda olanlar. Onlarda bizim gibi; onlarda bizim yakınımız, canımız, bizimle beraber yaşayacak olan varlıklarımız. Nasıl bir engeli olursa olsun tüm engellileri (hiç ayırt etmeden) önce kabullenmeli, (onlardan asla utanmamalı); sonrada hayatımıza,yaşantımıza davet etmeliyiz. Neden mi?

Çünkü onlar varlar,yaşıyorlar; ama yaşarken insanca yaşamak, insanca davranılmak istiyorlar.Düşünsenize; kendi iç dünyalarında zaten hiç de kolay olmayan çok zor bir savaş veriyorlar, diğer savaşları ise biz sağlamlarla; sağlam olduğumuz için onları anlamayan, sadece acıyan, zaman zaman utanan, hatta saklayan, yaşamalarına izin vermeyen bizlerle.

Halbuki hiç bir sağlam birey unutmamalıdır ki, yarın aynı durum kendilerinin ya da canlarından çok sevdikleri yakınlarının başına gelebilir, herhangi bir yerde,herhangi bir şekilde.Hasta olmadığımız, hiç bir yerimiz ağrımadığı zamanlarda sağlığın ne derece önemli olduğunu hiç düşünmeyiz aslında; taa ki bir hastalık kapımızı çalana değin. İşte o zaman sağlıklı günlerimizin,gecelerimizin kıymetini anlarız. Tıpkı buna benzer engelli olmakta.Şu anda rahatça yürüyebiliyor, istediğimiz yerlere girip çıkabiliyor, zıplıyor, araçlara ayırt etmeksizin binebiliyoruz diye engellileri hiç düşünmeyiz aslında. Onlar sırasında evlerinden bile dışarıya çıkamazlar. Nasıl çıksınlar ki?Önlerinde devasa merdivenler yada kullanamadıkları asansörler... Hadi bir şekilde dışarıya çıktılar diyelim. Tekerlekli sandalyeleri ile yürüyebilecekleri ne doğru dürüst bir kaldırım, ne bir cadde; ne de binecekleri bir araç bulabilirler. Engelleri kocaman kocaman üstlerine gelir. Neden mi? Çünkü bizler sadece sağlam bireyler için düşünür,onlar için evler, banyolar, yollar, asansörler, merdivenler, sosyal yaşam alanları yaparız. Engelliler gelirse ne yapar, bu mekanları nasıl kullanırlar acaba diye bir an dahi düşünmeyiz. Hatta "otursunlar oturdukları yerde,bizim aramızda ne işleri var ki "diye bile düşünenlerimiz ne yazık ki var ve sayıları azımsanmayacak ölçüde fazla. Bu ve buna benzer düşünceler nasıl bir anlayış, nasıl bir duyarlılık, nasıl bir yaklaşım tarzıdır anlamam mümkün değil. Neden engellileri gerçekten içimize almayı, sosyalleştirmeyi, insan gibi yaşatmayı beceremiyoruz?

Bu kadar zor mu? Değil bence. Önemli olan onları (engeli ne olursa olsun) yürek gözümüzle görebilmemizde yatıyor. Bir kez onların gözlerine içten ve samimi olarak bakarsanız, ne denli sıcak, ne denli iyimser, hayata sımsıkı sarılmış, inanılmaz güzel bakışlar sizleri yakalar inanın buna. Onlardan öyle güzel elektrik alırsınız ki; hayata bu denli bağlı olmadığınız, yaşama bu denli asılmadığınız ve hemen her şeyi dert ettiğiniz için kendinizden utanırsınız bile.
Kendim güzel bir bahar havasında deniz kıyısına indiğimde, o muhteşem kokuyu, güneşin sımsıcak ışınlarını içimde hissettiğimde, hep aklıma tekerlekli sandalyede olup, o kıyılara gelemeyen insanlar gelir.İçimden kocaman bir engelli otobüsü ile onları da bulunduğum yerlere getirmeyi, güzellikleri paylaşmayı, gözlerindeki yaşam ışıltısını görmeyi dilerim. Ne büyük bir mutluluktur bu Tanrım. (Ama eminim günün birinde böyle bir organizasyonu yapacak kuvvetim olacak.)

Tüm sağlam bireyler! sizlere sesleniyorum; lütfen onları unutmayalım, kendi başımıza bir şeyler gelmesini beklemeden onlar için bir şeyler yapalım. En azından onları gönül gözümüzle sevmeyi deneyelim.




Sevgiyle Kalın

Belgin ERYAVUZ
2003

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...