Tek sahnelik perdeyi yaşıyoruz hepimiz. Değişik yerlerde, değişik konumlarda üstlendiğimiz görevlerimizle beraber hayatı işliyoruz küçük ve naif dokunuşlarla. Kimi zaman yoğun, çoşkulu; kimi zaman durağan, yalnız ve çaresiz o kadar çok olay yaşıyor ve yaşatıyoruz ki çevremizdekilere. Bazen kırılgan bazen olgun tavırlarla karşılıyoruz yaşadıklarımızı. Ama öyle anlar var ki, uçurumun tam kıyısında olduğumuzun farkına dahi varamıyoruz. Mantığımızın ve aklımızın bizi yapayalnız bıraktığı o hassas anlarımızda uçurumun kenarında en kritik danslarımızı yapıyoruz aslında hayatla.
Boşvermişlik duygularımız inanılmaz cesaretimizle bir olup bizi adeta en kenar noktalara taşıyorlar bizden habersiz. Atacağımız tek bir adımla kendimizi uçurumun en dibinde göreceğimiz kadar kıyısındayız artık hayatın. Ve biz ne yapıyoruz? Bazen gözümüzü kulaklarımızı kapatıp her türlü öneriyi, geriye yapılan çağrıları duymazlıktan gelerek atlıyoruz uçurumdan aşağıya. Düşüyoruz en dip noktaya kadar. Bazen düşerken bile farkına varamıyoruz gerçeklerin, bize olacakların. Taa ki... en dipte kendimize gelip sersemliğimiz dindiğinde artık acılar ve gözyaşları ortak oluyor kaderimize. Kader diyoruz ama aslında bizim kendi tercihimizdi o yol ayrımı. Uçurumun kenarından düşmeyi biz bile bile seçtik, kendimizi kandırmayalım. Şimdi tüm olanları kadere yükleyip, kendimizi ya da vicdanımızı rahatlatmak mı gayemiz? O zaman kolay gelsin hepimize.

Şöyle bir düşünürsek eğer, yaşantımızda çok kereler uçurumun kıyısında olduğumuzu fark ederiz garip bir şekilde. O kıyıda kader ile hayatımızın dansını yaparken minicik bir an durun ve soluklanın lütfen.
Belki de geri dönüş adımınız o kadar zor olmayacaktır kimbilir. Herkese uçurumlardan uzak dingin bir yaşam diliyorum.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
28/07/2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder