3 Eylül 2010 Cuma

SOĞUKTUR ADLİYE KORİDORLARI



Soğuk, nedense hep soğuktur adliye koridorları… En sıcak yaz günlerinde bile o koridorlarda bulunuyorsanız eğer, içiniz bir başka ürperir. O bomboş duvarlar, o upuzun koridorlar boyunca dizilmiş sıra sıra odalar ve her birinin kapısından dışarıya sızarak havada uçuşan sorular, cevaplar... Birbirine derin düşüncelerle, merakla, hatta bazen de önyargıyla değen bakışlar, kamburu çıkmış bedenleri zar zor taşıyan ayaklar, maske iliştirilmiş gibi duran tümü asık suratlar…


Sabırsızca bekleyen kalabalıklar arasında aslında herkes yalnızdır kendince o soğuk koridorlarda. Öteye beriye serpilmiş çiçekler bile yetersiz kalır o boşluğu doldurmaya; aslında çoğu insan farkına dahi varmaz çiçeklerin her şeye inat yeşil kalma mücadelesine. Öylesine kendi içinde, öylesine kapalıdır ki algıları; hâkimin sorduğu soruları bir defasında anlaması zordur bu yüzden. Her şey bir film şeridi gibi önünden akıp gider sadece; kendisi başrol oyuncusu olsa bile seyircidir kendi nezdinde. Sorular cevapları, cevapsız kalan suskunluklar yeni soruları çağırırken birbiri ardına; bir gürültü yumağı sızar usul usul açık kalan her bir mahkeme kapısından dışarıya ve o soğuk koridorlara…

Haksızlıklar karşısında adalete sığınanlar; haklarını aramak için yıllarca mücadele verenler; her şeye rağmen kendi yaptığını haklı göstermek için çabalayanlar, haksızlıklarını ört bas edenler; suçlular, suçsuzlar, mağdurlar, katiller, hırsızlar bu işe mecbur koşulanlar herkes gelip geçmiştir oradan bir ya da birkaç kez hayatlarının bir döneminde.

Her zaman dediğimiz gibi, hayat sürprizlere her an gebe. Nerede, ne zaman ve nasıl bir olayla karşılaşacağımız tam bir muamma eski deyimiyle. Bugün hâkim karşısına çıkan eli kelepçeli bir suçlu nereden bilebilirdi ki bir sene önce böylesi bir durumla karşılaşacağını. Şu ya da bu nedenle, şu ya da bu şartlarla, biraz kaderinin biraz da yol ayırımlarında kendi verdiği kararların sonucunda bugün bu noktada işte.

Şu kapıdan duyulan cılız kadın sesi, kendini anlatmaktan ne kadar da aciz... Tek suçu yavrusunu korumak olan o eli öpülesi ana, şimdi azılı bir katil gibi elleri kelepçeli hâkim huzurunda. Hakkında verilecek kararla ise hiçbir ilgisi yok, çünkü aklı hala koruyamadığı yavrusunda, o son sahnede. Her an, her dakika onu yaşıyor; bundan sonrası ise onu zerre kadar ilgilendirmiyor. O yaşarken çoktan ölmüş kimseler fark etmiyor.

Peki ya evladının suçunu üstlenen o babaya ne demeli. Yavrusunu kucakladığında bilir miydi ki gün gelip mahkeme koridorlarında ite kaka götürüleceğini.

Şu birbirine kenetlenmiş çifte ne demeli. Göz bebeklerinden hala sevgi akıyor birbirine ama biraz sonra ayrılacaklar hâkim huzurunda. Böyle gerekiyor çünkü, severken ayrılmak kaderlerine yazılmış bir kere bekliyorlar sessizce…

Kederle yoğrulmuş, üzüntüyle harmanlanmış nice insan; kimi ayakta kimi sınırlı sayıdaki sandalyelere ilişmiş bekliyor sessizce. Birazdan mübaşir isimlerini okuyacak yüksek perdeden bir sesle azarlarcasına; ardından o minicik odaya alınacak; bir iki hızlı soru sonrası hakkındaki karar eline tutuşturulmuş bir halde kendini yine o soğuk koridorlarda bulacak. Şaşkın, ürkek ve çoğu zaman üzgün. O koridorlardan sevinçle çıkanların ya da adaletin yerini bulduğuna inananların sayısı o denli az ki fark edilmiyorlar bile.

Pek çok insan bir sonraki tarihe hem de aylar aylar sonrasına ertelenen yeni duruşma tarihleri ellerinde yürüyorlar o koridorlarda. İçlerinde isyanın körüklemeleri ile kaderlerine veryansın ederek hem de. Henüz “neden ben?” sorusuna cevap bulamazken, “ne zaman?” ve “nerede bitecek bu uzun yolculuk?” soruları ardı ardına beyinlerine üşüşürken.

Hayatın kötü sürprizlerini yaşamak zorundalar bir kez yapacak bir şey yok. Aslında biraz kaderlerinin, biraz da kendi seçimlerinin neticesinde bu noktadalar ve bu soğuk koridorları arşınlarken pek çok şeylerini geride bırakıyorlar farkında olmadan. Bazen yaşama sevinçlerini, bazen umutlarını, bazen de ömürlerini…

Kim bilir ne haykırışlar duyulmuştur, kim bilir ne isyanlara, ne gözyaşlarına tanık olmuştur; olmuştur da o yüzden bu denli soğuktur adliye koridorları. Ama unutmayalım ki, önümüze çıkan her engel yaşam koşullarımızı iyileştirmek adına bir fırsattır. Nedeni her ne olursa olsun içinizi ürpertecek o koridorlarda bulunursanız bir gün eğer, bu cümleyi önemseyin derim ben, olmaz mı?

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ
04.12.2009

1 yorum:

  1. BELGİN ABLA, TEŞEKKÜRKER..

    ADLİYE KORİDORLARI SİZİN DE DEDİĞİNİZ GİBİ SOĞUK VE ÜRPERTİCİDR. BİR ANDA YAŞAMINIZ DEĞİŞİR BU YERLERDE. BİR SÖZ VARDIR "BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN" DERLER. AMA BİR BAKMIŞINIZ Kİ O YILAN SİZE DOKUNMUŞ VE SİZ DE O SOĞUK KÖRİDORLARDAN İÇERİ GİRİYORSUNUZ.. HERKES FARKLI FARKLI OLAYLARDAIN DOLAYI O YERLEDE ORDAN ORAYA KOŞUŞTURUYOR DURUYORLAR. VE DE HAKİM ORDA SON NOKTAYI KOYUYOR . KARAR....... VE DE YENİ BİR YAŞAM BAŞLIYOR YENİ GİDECEKLERİ YERDE..

    GÖZYAŞLARI VE SESSİZ ÇIĞLIKLAR VARDIR.. BAZEN GÜRÜLTÜLÜ ÇIĞLIKLAR BAZEN DE SESSİZ...

    SİZİN CÜMLENİZ ANLATIYOR HERŞEYİ.. ÖNEMSEYECEĞİZ.. YAŞAM SÜPRİZLERLE DOLUDUR.. BAZEN İYİ BAZEN DE BÖYLE SOĞUK KORİDORLAR VARDIR.

    TEKRAR TEŞEKKÜRLER BU ANLAMLI YAZINIZ VE DİĞER TÜM YAZILARINIZ İÇİN....

    MURAT ARSLAN

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...