‘’İçinde
bir ağacın potansiyelini barındıranlar ama asla çatlama cesareti gösteremeyip
filizlenemeyenler; çatlayıp filiz gibi yeşerenler ama fidan olamayıp
kuruyanlar; fidan gibi büyüyenler ama meyve veremeyenler; meyve verip ağaç
olanlar ama meyvesinde tohum olamayanlar; ve süper İNSAN, yani tohumluktan
meyve veren bir ağacın yeni meyvesindeki TOHUM olabilmeye kadar gidebilenler.’’
Uzun,
ama muhteşem bir cümle karşımızdaki.
Her
birimizin farklı birer tohum olduğunu düşünürsek; tohumdan insan olmaya
yolumuzun ne kadar uzun ve meşakkatli olduğunu da anlayabiliriz kolayca.
Yine
yazarın deyimiyle;
‘’İnsanın
yüceliği ve acizliği arasındaki İNCE ÇİZGİdir bu aslında.’’
Gerçekten
de öyle değil mi?
Evet
nadide birer tohum olarak doğuyoruz. Ama kendimize katabildiklerimizle
gerçekten insan olabiliyor muyuz dersiniz?
Yani
tohumdan tüm o evreleri adım adım geçerek, meyve veren bir ağacın mis kokulu
meyvesindeki dirençli tohuma dönüşebiliyor muyuz?
Kendimizle
yüzleşelim istedim bu cümleye kafa yorarken.
Yüzleşelim
ki eksiklerimizi fark edip, kalan yolumuzda daha iyi olma gayretinde olalım.
Son
nefesimize kadar yorulmak yok ama. Her yeni gün bir nimetse elimize verilen,
yapacak çok işimiz var.
Hadi
hazırlanalım bir an önce.
Bu
muhteşem yola koyulma vaktini kaçırmak olmaz.
‘’Ne
doymaz bir varlıktır insan. Ulaştığı her tatmin, yeni bir arzunun tohumudur.’’
Alman
filozof, yazar ve eğitmen Arthur Schopenhauer’in dediği gibi; her bir tatmin
sonrası oluşacak yeni istekler, hayaller bizi o noktaya yavaş da olsa
taşıyacak.
Sonunda
zaferi kazanıp GERÇEK İNSAN olamasak da; aldığımız yol, attığımız her adım ve
yaşadığımız zorluklar bizi BİZ yapacak.

Bir
başka kısmı bırakın su vermeyi, bizi ezmeye hatta parçalamaya çalışacak. İşte
törpülendiğimiz, acıyla yoğrulurken
direnç kazandığımız zamanlar aslında onlar.
Bazen
diplerde nefes alamaz hale geleceğiz. Bazen de gökyüzündeki en güzel bulutlarda
gezineceğiz.
Bu
serüven akıl hanemize eklediklerimizle son nefesimize değin devam edecek. O son
nefes anında; geride bıraktıklarımız eğer hoş bir seda olarak kalpleri ısıtıyor
ve yüzleri gülümsetiyorsa; ne mutlu bizlere. Gelecek nesillere emanetimiz olan
o nadide tohum olmayı başarmışız demektir.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
26.11.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder