Yapılan araştırmalar günümüzde dünya üzerinde 6300 farklı dil olduğunu gösteriyor.
Peki
hiç düşündünüz mü ilk dil ne zaman insanlıkla buluşuyor diye?
Uzmanlar;
insanların korkularını, acılarını, sevinçlerini, kısacası duygularını dışa
vurabilmek amacıyla çıkardığı anlamlı anlamsız seslerin zaman içinde dilleri
oluşturduğunu belirtiyor.
Ancak
araştırmalar derinleştikçe karşımıza uzun bir evrimleşme süreci çıkıyor.
Bu
amaçla insan doğasının evrimsel yapısını inceleyen bilim insanları bir takım
evrelerle karşılaşmış.
İlk
evrede insanın konuşabilmesi için öncelikle iki ayağı üzerine kalkıp başını ve
çenesini yukarıya kaldırması gerekiyor. Böylece oluşan gırtlak anatomisi sayesinde
ilk adım atılmış oluyor.
Ardından elin kullanım süreci devreye giriyor. Elini hareket ettiren insan istemsiz olarak dilini de çalıştırıyor. Çünkü el hareket ederken ya da konuşurken beynimizin aynı bölgesi aktive oluyor. Böylece ilk işaret dili ortaya çıkıyor.
Bunu
takiben insanlar çıkardıkları karışık ve anlamsız sesleri keşfediyor. Yıllar
geçtikçe bu anlamsız sesler birbirinden ayrılmaya, her birine farklı anlamlar
yüklenmeye başlıyor.
Sonuç
itibarı ile diller ortaya çıkıyor.
Tüm
bu süreçte dünyada konuşulan en eski dil Sanskritçe. Halihazırda Hindistan'ın
resmi dillerinden bir tanesi.
En
eski yazılı dil ise MÖ 3200'lerde Sümer ve Eski Mısırlılara ait.
Dünyanın en zor dili hangisi derseniz karşımıza istisnasız Çince ve ardından Japonca çıkıyor.
Dünyanın
en zengin dilleri sırasıyla; 6 milyon 96 bin 983 kelimesi ile İngilizce; 5
milyon 824 bin 781 kelime hazinesi ile Madagasî ve son olarak 3 milyon 543 bin
158 kelimesiyle Fransızca.
Günümüzde
duygu ve düşüncelerimizi aktarıp insanlarla iletişim kurarken hiç aklımıza
gelmese de; dillerin nasıl ortaya çıktığı konusu hala gizemini koruyor.
Tarihten
günümüze kadar; konuya kafa yoran dil bilimcilerin ve araştırmacıların, bu
yolculukta karşılaştıkları ise hayli düşündürücü.
Bu amaçla yapılan deneylerin üzücü ve kafa karıştırıcı olduğunu da söylemek lazım.
Çünkü
tarih sayfalarında denk gelinen deneyler, pek çok kez yeni doğmuş ve tamamen
izole edilerek teste tabii tutulan bebekler üzerinde yapılmış.
Onların
dış dünyayla herhangi bir şekilde iletişim kurmasını engelleyen bu tip
deneylere de “dil yoksunluğu deneyleri” adı verilmiş. (devamı 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
05.01.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder