Araştırmalardan elde edilen notlara göre, tarih boyunca pek çok hükümdar tarafından dil yoksunluğu deneylerinin yapıldığı gözlemlenir.
En
eski deney; milattan önceki yıllarda yaşamış ünlü tarihçi Herodot’un
aktardığına göre; Mısır firavunu Psamtik’ e ait.
Bu
ilk deney için yeni doğan iki bebek, bebeklerle konuşması kesinlikle yasaklanan
bir çobana verilerek yapılır.
Ondan
yıllar yıllar sonra, 13. yüzyılda Kutsal Roma İmparatoru II.Frederick
tarafından yapıldığı iddia edilen bir deney karşımıza çıkar.
Amacı Adem ile Havva'nın hangi dili konuştuğunu bulmak olan bu deney de; tamamen izole edilerek yetiştirilen çok sayıda bebek kullanılır.
15.
yüzyılda İskoçya kralı IV. James de dilin oluşumu konusunda çalışmalara başlar.
Dilin
öğrenilmiş mi yoksa doğuştan mı olduğunu belirlemek ister. Bu amaçla tamamen izole
edilmiş bir adada, dilsiz bir kadın tarafından yetiştirilmek üzere iki bebeği
deney kurbanı yapar.
16. yüzyılda Babür hanedanının ilk imparatoru Ekber ise bu acımasız deneylere, dilsiz sütanneleri tarafından büyütülen kendi çocuklarını alarak katılır. Sonuçta çocukları hiçbir dili konuşamaz.
Buradan
hareketle konuşmanın ancak işitme sayesinde mümkün olabileceği gerçeği ortaya
çıkar.
Tüm
bunların yanında; doğada kaybolan ve bir şeklide hayvanlar tarafından büyütülen
çocukların olduğu gerçeğini de unutmamak gerek.
Bulunduklarında
herhangi bir insan dilini konuşamadıkları gözlemlenen yavruların; hangi
hayvanın yanında hayatta kaldıysa onlarla bir şekilde iletişime geçtiğini
gösteren örnekler mevcut. Daha sonraki yıllarda çabalansa dahi dil
yeteneklerinin hep kısıtlı kaldığı, gelişemediği de bir gerçek.
İşitme
engelli doğan bebekleri ise bambaşka bir kategoride düşünmek lazım. Evet herhangi
bir kelime duymadıkları için konuşamıyorlar ama işaret dili sayesinde bunu
aşabiliyorlar.
Tüm
bu deneylerin doğru olup olmadığı hala eleştirel yazarlar tarafından tartışıla
dursun; ortada büyük bir gizem hala varlığını koruyor gibi görünüyor.
Dilin
kaynağının ne olduğunu bulmayı amaçlarken; etikten ve hatta insanlıktan uzak olarak
yapılan deneylerin sonuçları ne olmuş dersiniz?
Gelin bu sorunun yanıtı için Roma İmparatoru II.Frederick tarafından yapılan deneyin detaylarına bakalım.
Bebeklerin
ilk olarak hangi dili kullanacağını merakla bekleyen imparator; tüm baskılara
rağmen deneyin yapılmasını emreder.
Acımasız
deneyde iki ayrı odaya farklı bebekler konur.
Bakıcılara
verilen talimatlara göre; birinci odadaki bebeklerle hiçbir şekilde iletişim
kurulmaz. Sadece beslenip temizlenirler.
İkinci
odadaki bebekler ise biraz daha şanslıdır. Beslenir, temizlenir, bakıcıları
tarafından sevgi ile dokunulup konuşulur.
Aradan
belirli bir süre geçer.
Bu
arada deneyi imparator adına takip eden Keşiş Salimbene her gün bakıcılardan
bilgi alır.
Ancak gün gelir birinci odaya giren bakıcılar şaşkınlıkla birbirine bakar. Çünkü odadaki bebeklerin hepsi yaşamını kaybetmiştir.
İkinci
odadaki bebekler ise sağlıkla yaşamlarına devam eder.
İşte
tarih boyunca pek çok kez tekrarlanan deneyler ve acı sonuçları.
Üstelik
deney kurbanı olarak; dünyaya gözlerini açarken başlarına geleceklerden
habersiz masum bebeklerin kullanılmış olması.
Dilden yoksun bırakıldıkları için hayatlarını kaybedenler ya da yaşama bir şekilde tutunan ama yaşadıkları travmatik izleri yaşam boyu taşıyanlar.
Sorular
tam yanıtlarını bulamasa da; sağlıklı iletişim kurmanın, temas etmenin, sevgiyle
donatılmanın, duygusal anlamda doyurulmanın; insan gelişiminde ne denli etkili
olduğunu görmek son derece önemli.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
05.01.2023
Kaynaklar:
https://stringfixer.com; https://www.webtekno.com; https://gazete.news; https://evrimagaci.org.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder