1 Kasım 2011 Salı

YÜREĞİMİZDE AÇAN ÇİÇEK


Sevgi yürek işidir. İçten gelen sese kulak vermek; gönül gözüyle görmek ve koşulsuz şartsız sevmek…

Paylaşmak, elindekini avucundakini bölüşmek…

Acı çekenin sızılarını dindirmek, bakışlarında bir pırıltı, bir ışık, bir umut olmak…

İşte bizim milletimiz bunu başaracak kadar yüce gönüllü.  Heyecanını, acısını, üzüntüsünü paylaşmasını, bunu yaparken de sevgiyle el uzatmasını çok iyi biliyor. Merhamet dolu yüreğinin kapılarını sonuna kadar açıyor. Şartlarını sonuna kadar zorluyor. Zenginiyle, fakiriyle, sanatçısıyla, halkıyla, genciyle, yaşlısıyla, çocuğuyla  kocaman tek bir yürek olup milletine sahip çıkıyor.

Çünkü bizler altın gibi bir kalbe ve sevgi dolu bir yüreğe sahibiz. Ne kadar öfkelensek, birbirimize ne kadar kırgın olsak ve ne kadar bağırıp çağırsak da yüreğimizde öyle değerli bir hazine taşıyoruz ki; aslında bizler bile çoğu zaman farkında olamıyoruz. 


Dünyanın hiçbir ulusunda böylesi duygu yüklü, merhametli, paylaşımcı, fedakar insanlar kolay kolay bir araya gelip yeri göğü inletmemişlerdir. Ülke sevgimiz, milli beraberliğimiz öylesine güçlü ki, ne kadar sarsılırsak o kadar kenetleniyoruz birbirimize. Ne mutlu bize ki tarih bunun güzel örnekleriyle dolu.

Her şey görünürde normal giderken tabiri yerindeyse süt limanken; zaman zaman birbirimizi sevmediğimizi haykırıyor, canlarımızı yakacak kadar öfkemize yenik düşüyoruz bu doğru. Ama öyle bir şey oluyor ki, bir anda ortak sevgimiz ve merhamet duygumuz her şeyi değiştiriyor, tıpkı tılsımlı bir melek dokunmuşcasına.

Sadece kendi ülkemiz için değil, yeri geldiğinde dünya üzerinde yaşayan diğer insanlar için de yüreğimiz titriyor bizim. Üstelik çok güçlü olduklarını ilan ettikleri halde el uzatmaktan çekinen pek çok devlete inat; bizler ülkece onlar için çırpınıyor, dualarımıza onları da ekliyoruz.

Ama kendi ülkemiz, kendi milletimiz söz konusu olduğunda akan sular duruyor aniden. Ve hepimiz tek bir yürek oluyoruz. Üzerimize sinen tüm kırgınlıkları, öfke ve kızgınlığımızı bir kenara koyuyor ve sevgiyle ellerimizi uzatıyoruz.

Nerede bir deprem, nerede bir sarsıntı, nerede bir yangın, bir afet olsa biz oradayız. Bedenimizle olamasak bile kalbimizle, aklımızla, sağduyumuzla ve en içten merhametimizle onlarla beraber ağlıyor, onlarla beraber seviniyoruz. Çünkü bizler  Atalarımızın torunlarıyız. Onlar gibi her daim cesur, her zaman güçlü; ama hepsinden önemlisi sevgi ve merhamet dolu.

Ne yazık ki birlik ve beraberliğimizi hatırlamamız için biraz sarsılmamız; güzel topraklarımızın bir yerlerinde, bir köşesinde kayıplar vermemiz, gözyaşlarımızın sel olup akması gerekiyor. İşte o zaman en uzak mesafelerde dahi olsak hiç fark etmiyor. Kanatlanıp uçasımız; dertli anneleri, babaları, çocukları sımsıkı sarıp sarmalayısımız geliyor. En içten dualarımızla ve elimizden gelen her ne varsa yapabileceklerimizin azamisini yaparak bir bütün oluyoruz. Hep bir elden bir şeyler yapmaya, acılara merhem olmaya çalışıyoruz.

Çünkü biz birbirimizi çok seviyoruz. Ne kadar inkar etsek de, ne kadar belli etmemeye çalışsak da bizim için ülkemizin her bir köşesi aynı. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, sahiliyle, ovasıyla, dağıyla, nehriyle, deniziyle, gölüyle, ormanıyla, bozkırıyla her bir karış toprağı çok kıymetli. O topraklar üzerinde yaşayan her Türk vatandaşı da aynı değerde.

Bizim milletimiz sevgi dolu, merhamet dolu, aşk dolu kocaman bir yürek. Yeri geldiğinde tüm dünyaya kafa tutacak kadar gözü pek, yeri geldiğinde dünyanın en uzak köşesindeki bir bebek için ağlayacak kadar hassas. Başkaları açken kendisinin tok olmasından utanan; başkaları üşürken kendisinin ısınmasından rahatsız.

Bencilliğimiz, insani dürtülerimiz, çekişmelerimiz, birbirimizi yemelerimiz, kalp kırmalarımız, can yakmalarımız tek bir kötü olayda unutuluyorsa; o anda TEK BİR YÜREK olup ellerimizi birbirimize kenetliyorsak bu dünya bizden korksun. Çünkü biz o Ataların evlatları, bu güzel vatanın merhamet dolu insanlarıyız.

Sevgimiz, elele, omuz omuza birbirimize kenetlenişimiz bunun en güzel kanıtı. Sadece sesimizin ne kadar güçlü olduğunu anlamak adına kötü olayları, afetleri, depremleri, büyük kayıpları beklemeyelim yeter!

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

25.10.2011









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...